Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/4613 E. 2014/9252 K. 29.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4613
KARAR NO : 2014/9252
KARAR TARİHİ : 29.04.2014

MAHKEMESİ : Kocaeli 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 17/09/2013
NUMARASI : 2012/374-2013/387

Davacı, davalı Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davalı Kurumca davacı hakkında D. Unlu Mamulleri Tic Ltd Şti’nin prim borçlarından dolayı gönderilen ödeme emirlerinin iptali istemine ilişkindir
Mahkemece, davacının prim borcuna konu 1998 – 1999 döneminde şirketteki müdürlüğünün ve imza yetkisinin kaldırıldığı ve 1999 yılında şirket hissesini devrettiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, ödeme emirlerinin iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya gönderilen 30.10.2012 düzenleme tarihli 1998/1861 takip numaralı ödeme emrinin 1998/4 ila 1999/6. döneme ait prim borçlarını ihtiva ettiği, tebligat parçasında davacıya hangi tarihte tebliğ edildiğine ilişkin şerh olmadığı, davacının dilekçesinde 29.11.2012 tarihinde tebliğ ettiğini belirttiği, borçlu şirketin 10.12.1990 tarihinde kurulduğu, davacının kurucu ortak olduğu, 04.03.1997 – 18.11.1997 tarihleri arasında şirket müdürlüğü görevini üstlendiği, 18.11.1997 tarihinde alınan karar ile davacının müdürlüğünün feshine karar verildiği, 08.06.1999 tarihinde alınan kararda davacının hissesinin tamamını şirkete dışarıdan katılan diğer ortağa devretmesine karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasa’nın 80/5. maddesine göre “Kurumun, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Yasa’nın uygulanmasında Maliye Bakanlığı, diğer kamu kurum ve kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır. 6183 sayılı Yasa’nın 58/1.maddesine göre ise, “ Kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu (İş Mahkemesi) nezdinde itirazda bulunabilir.
İtiraz davası için öngörülen 7 günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.4.2001 gün ve 2002/21-201-297, 24.3.2004 gün ve 2004/10164-170 sayılı kararları). Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle bir itiraz olup sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir, resen gözönünde tutulmalıdır.
Öte yandan, tüzel kişiliği bulunan işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu 6183 sayılı Kanunun 35, mükerrer 35 ve 506 sayılı Kanunun 80. maddesinde düzenlenmiştir. 506 sayılı Kanunun 80. maddesi hükmüne göre; tüzel kişiliği haiz işverenlerin, temsil ve ilzama yetkili üst düzeydeki yönetici ve yetkilileri haklı bir sebep olmaksızın ödenmeyen prim, sosyal yardım zammı ve ferilerinden dolayı Kuruma karşı işveren ile birlikte müteselsilen sorumludurlar. 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesine göre; amme alacakları ve bu bağlamda davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacaklarının, tüzel kişinin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde kanuni temsilciler mal varlıklarıyla sorumludurlar. Her iki düzenlemede de sadece ortak olmak yeterli olmayıp, prim alacağının tahakkuk ettiği veya ödenmesi gereken dönemde, üst düzey yönetici ya da kanuni temsilci sıfatıyla işveren tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunmayı gerekli kılmaktadır. 6183 sayılı Kanunun 35. maddesinde ise; limited şirket ortaklarının kamu alacaklarından sorumluluğu düzenlenmiş, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen ya da tahsil edilemeyeceği anlaşılması koşuluyla şirket ortaklarının sermaye hisseleri oranında sorumlu olacağı öngörülmüştür.
Somut olayda; dava konusu olan 30.10.2012 düzenleme tarihli 1998/1861 takip numaralı ödeme emrinin 1998/4 ila 1999/6. döneme ait prim borçlarını ihtiva ettiği, tebligat parçasında davacıya hangi tarihte tebliğ edildiğine ilişkin şerh olmadığı, 26.05.1998 tarih, 1998/1861 takip numaralı ödeme emrinin ise 1997/2, 4 – 9. aylara ait olduğu, bu ödeme emrinin 05.10.1998 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, her iki ödeme emrinin takip numaraları aynı olmasına rağmen içerdikleri dönem borçlarının farklı olduğu, bu ödeme emirlerinin aynı olup olmadığının araştırılmadığı, ayrıca dava konusu ödeme emrinin takip numarasının 1998 yılına ait olmasına rağmen 1999 yılına ait prim borçlarını içermesinin neden kaynaklandığının Kuruma sorulmadığı, davacının zamanaşımı def’ini ileri sürmediği görülmüştür.
Mahkemece davanın kabulü yönünde kurulan hükümde ise, davacının prim borcuna konu 1998 – 1999 döneminde şirketteki müdürlüğünün ve imza yetkisinin kaldırıldığı gerekçesine yer verilmiştir.
Davacının yönetici olarak kabulüne olanak bulunmaması halinde, 506 sayılı Kanunun 80 ve 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi kapsamında sorumluluğundan söz edilemeyeceğinden; bu durumda, prim alacağının tahakkuk ettiği ve ödenmesi gereken dönemde prim borçlusu limited şirketin ortağı olduğu sabit olduğundan, 6183 sayılı Kanunun 35. maddesi kapsamındaki sorumluluk sınırlarının belirlenmesi, bu kapsamda borçlu şirket ile ilgili takip yapılıp sonuçsuz kaldığının anlaşılması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Yapılacak iş; dava konusu yapılan 1998/1861 takip numaralı ödeme emrinin fotokopisinin Kuruma gönderilmesi ve bu ödeme emrine ilişkin tüm belgelerin ve tebligat parçasının istenilmesi, davanın 7 günlük hak düşümü süresinde açılıp açılmadığının denetlenmesi, eğer dava süresinde açılmışsa 1998 tarihli bir takip olmasına rağmen 1999 yılına ilişkin borçları içermesinin sebebinin sorulması, 26.05.1998 tarih, 1998/1861 takip numaralı 1997/2, 4- 9. aylara ait prim borçlarını içeren ve davacıya 05.10.1998 tarihinde tebliğ olunan ödeme emri ile dava konusu ödeme emrinin aynı ödeme emri olup olmadığının, aynı iseler bu defa ödeme emrinin ilk defa 05.10.1998 tarihinde tebliğ edilmesi karşısında davanın 7 günlük hak düşürücü sürede açılmadığının dikkate alınması, dava konusu dönemde davacının borçlu limited şirkette yönetici olup olmadığı konusunda araştırma yapılması, eğer yönetici değilse limited şirketin ortağı olduğu sabit olduğundan, 6183 sayılı Kanunun 35. maddesi kapsamında sorumluluk sınırlarının belirlenmesi, bunun için de borçlu şirket ile ilgili takip yapılıp sonuçsuz kaldığının anlaşılması gerektiğinin gözetilmesi ve bu şekilde elde edilecek bulgulara göre karar verilmesinden ibarettir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 29/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.