YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4559
KARAR NO : 2014/12202
KARAR TARİHİ : 02.06.2014
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/12/2013
NUMARASI : 2013/82-2013/626
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
A) Davalı B.. B.. vekilinin temyizi bakımından yapılan incelemede;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 1. Maddesinde “Bu Kanunun, senetle ispat, istinaf ve temyiz ile temyizde duruşma yapılmasına ilişkin parasal sınırlarla ilgili hükümlerinin Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan dava ve işlerde uygulanmayacağı, geçici 3. Maddesinde ise Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’ de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı HUMK’ nun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı” düzenlenmiştir. Anılan düzenleme gereğince uygulanması gerekli olan HUMK’nun 427. maddesindeki 40,00-TL olan kesinlik sınırı ise parasal sınırları değiştiren 5219 sayılı yasanın 2/c maddesi ile 21.7.2004 tarihinden itibaren verilecek kararlarda 1.000,00 TL’ye çıkarılmıştır. Diğer bir deyişle 21.7.2004 tarihinden itibaren verilen kararların temyiz edilebilmesi için hüküm altına alınan miktarın 1.000,00-TL’yi geçmesi gerekir.
Öte yandan HUMK’na 5236 sayılı yasanın 19.maddesi ile eklenen Ek-4.maddeye göre ise “Görev, kesin hüküm, istinaf, temyiz, Yargıtay’da duruşma, senetle ispata ve sulh mahkemelerindeki taksim davalarında muhakeme usulünün belirlenmesine ilişkin maddelerdeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on milyon lirayı (10,00-TL) aşmayan kısımları dikkate alınmaz.”
2012 yılında bu parasal sınır 1.690,00TL.olarak uygulanmıştır. 10.11.2012 Gün ve 28463 sayılı Resmi Gazetede ilan edilen Maliye Bakanlığı’na ait 419 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde, 2012 yılı için belirlenen(2013 yılında uygulanacak)yeniden değerlendirme oranı % 7,80, 2013 yılı için belirlenen(2014 yılında uygulanacak)yeniden değerlendirme oranı ise %3,93 olarak öngörülmüştür. Buna göre, 2013 yılında mahkemelerce verilecek kararların temyiz edilebilmesi için temyize konu dava değerinin 1.820,00. TL’yi geçmesi gerekir.
Somut olayda ise, 23.12.2013 tarihli hükümde davalı aleyhine verilen manevi tazminat miktarı yalnızca 1.250,00TL’dir.
Bu durumda davacı M.. D..’nin açtığı manevi tazminat davası bakımından davalı Belediye aleyhine verilen hüküm, miktar itibariyle kesin nitelik taşıdığından 1.6.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da göz önünde tutularak temyiz eden davalı Belediye vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
B) Davacı vekilinin temyizi bakımından yapılan incelemede;
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 19.03.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu bedensel zarara uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının maluliyetinin bulunmaması nedeniyle maddi tazminat talebinin reddine, çektiği elem ve ızdırap karşılığı olarak 1.250,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
23.12.2013 tarihli kararda sair yönlerden bir yanlışlık bulunmamakla birlikte davacı sigortalının 19.03.2003 tarihindeki zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle sürekli iş gücü kaybı oluşmasa bile belirli bir süre çalışamadığı ve davacının istirahatli kaldığı bu süreler bakımından ücret kaybının doğduğu hususu göz ardı edilerek Mahkemece neticeye varıldığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Yasa’nın 16. maddesinde iş kazası veya meslek hastalığı dolayısıyla geçici iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için geçici iş göremezlik ödeneği verileceği, 18. maddesinde ise yatarak tedavi halinde günlük kazancın yarısı, ayakta tedavi ettirildiğine günlük kazancın 2/3 oranında ödenek ödeneceği bildirilmiştir. Geçici iş göremezlik devresinde sigortalının çalışamadığı dönemde yoksun kaldığı gelirde iş kazası sonucu oluşan maddi zarar kapsamındadır. Raporlu olunan dönemde çalışamayan sigortalının bu dönemde yoksun kaldığı ücreti kadar bir zararının oluşacağı ve bu zararında maddi zarar içerisinde kabul edilmesi gerektiği açıktır. Sigortalının zararlandırıcı olay nedeni ile tedavisinin devam ettiği ve çalışamadığı sürelerdeki maddi zararı bu dönemde %100 iş gücü kaybına uğradığı kabulüne göre yapılmalıdır. Bilirkişi aracılığıyla maddi zararı tespit edilip SGK.’ca sigortalıya ödenmesi gereken geçici iş göremezlik ödeneği var ise bunun rücuya tabi kısmının hesaplanan maddi zarardan düşülmesi ile elde edilecek sonuç kazalının geçici iş göremezlik dönemi de denilen istirahatli dönemdeki karşılanmamış zararını ortaya koyacaktır. Hal böyle olunca da Mahkemece sürekli iş göremezlik oranı % “0” olan davacının istirahatli(raporlu) kaldığı dönem bakımından yoksun kaldığı ücret kaybının hesaplanmadan yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya görülmüştür.
Yapılacak iş; davacının raporlu olduğu dönemde %100 oranında malul kaldığını değerlendirerek, bu dönemde çalışamaması nedeniyle yoksun kaldığı ücreti kadar bir zararının olduğunun kabulüne göre maddi zararını bilirkişiye hesaplattırmak, hesaplanan bu zararından Kurumca sigortalıya istirahatli kaldığı dönemde ödenen geçici iş göremezlik ödemesi var ise bunun rücuya tabi kısmını düşmek ve tüm delilleri bir arada değerlendirip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde ve özellikle maddi zarar kavramı yanlış yorumlanarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı Belediye vekilinin manevi tazminat davasına ilişkin temyiz isteminin REDDİNE, 2-Davacı vekilinin ise maddi tazminat davasına ilişkin temyizi bakımından ise hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine 02/06/2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.