Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/4378 E. 2014/20650 K. 21.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4378
KARAR NO : 2014/20650
KARAR TARİHİ : 21.10.2014

MAHKEMESİ : Antalya 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 16/12/2013
NUMARASI : 2011/272-2013/643

Davacı, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 100.067.73.TL. maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacılar ve davalılar vekillerince istenilmesi ve de davacılar vekilince duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21/10/2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar R.. K.. vs. vekili Avukat A. D.geldi. Karşı taraf adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacıların tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 29.07.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, hak sahibi olmadığından bahisle, davacılardan R.. K..’nın maddi tazminat isteminin reddine, davacı S.. K..’nın maddi tazminat istemi ile davacıların manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Mahkemenin, Kurumun gelir bağlamadığı baba R.. K..’nın maddi tazminat isteminin reddi ile Kurumca gelir bağlanan ancak yargılama sırasında gelirden çıkan anne S.. K..’nın maddi tazminat isteminin gelirden yararlandığı süreyle sınırlı biçimde belirlenmesine ilişkin kararı isabetlidir. Ancak manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşülerek manevi tazminatlar fazla takdir edilmesi isabetsiz olduğu gibi anne S.. K..’nın maddi tazminat isteminin reddolunan bölümü üzerinden davalılar yararına vekalet ücreti verilmemesi de hatalı olmuştur.
Davacıların çocuğu ve kardeşi olan sigortalı S. K.’nın öldüğü iş kazasında sigortalının %15, davalı asıl ve alt işverenlerin ise toplam olarak % 85 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga B.K’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı anne ve baba yararına hüküm altına alınan 40.000,00’er TL ile davacı kardeş yararına hüküm altına alınan 20.000,00-TL manevi tazminatın fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Öte yandan; davacı S.. K.., yargılama sırasında çalışmaya başlaması nedeniyle gelirden çıkmış olup davacının iradesi dışındaki bir değişiklik söz konusu değildir. Talebi 27.054,14-TL, gerçek zararı ise (Kusur durumu dikkate alındığında) 4.167,58-TL olduğuna göre aradaki fark üzerinden davalılar yararına ret vekalet ücreti verilmek gerekirken, maddi tazminat davasının kısmen reddi davacının zararının kısmen kurumca karşılanması, kısmen de davadan sonra kendi çalışmalarından dolayı aylığının kesilmesinden kaynaklandığından bahisle vekalet ücreti davalılar lehine ücreti vekalet takdirine yer olmadığına, maddi tazminat isteminin sigorta tahsisleri peşin sermaye değeri ile karşılanan bölümünü de kapsar biçimde fazla miktarda ret vekalet ücreti verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, davacılar yararına manevi tazminatın fazla takdiri ile Maddi tazminatın reddi nedeniyle avukatlık ücretinin noksan tayini suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacılara yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 21.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.