Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/4248 E. 2014/13342 K. 10.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/4248
KARAR NO : 2014/13342
KARAR TARİHİ : 10.06.2014

MAHKEMESİ : Aydın 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 27/11/2013
NUMARASI : 2009/75-2013/394

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacılar ve davalılardan E.. A.. ile A.. B.. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere göre; davalıların tüm, davacıların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucu vefatı nedeniyle eşi ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş yararına 134.334,85 TL maddi tazminatın 20.000,00 TL sinin kaza tarihi olan 13.01.2009 tarihinden itibaren bakiye miktarının ıslah tarihi olan 21.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline(davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti dahilinde dava tarihinen itibaren faizle sorumlu olmak kaydıyla), davacı eş yararına 25.000,00 TL manevi tazminatın, davacı çocuklar yararına ayrı ayrı 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 13.0.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar A.. B.. ve V.. A..’dan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacılar murisinin trafik iş kazası sonucu vefat ettiği, hükme esas bilirkişi kusur raporunda işveren davalı belediyenin % 70, kamyon sürücüsücü davalı Veli’nin % 20, müteveffa işçinin % 10 oranında kusurları bulunduğunun belirtildiği, bilirkişi hesap raporunda davacı eşin dönem zararları toplamından müteveffa sigortalının % 10 ortak kusuru ile Kurumca bağlanan ilk peşin sermaye değerinin tamamının tenzili sonucu bakiye 134.334,85 TL maddi zararı bulunduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Davanın bu yönüyle yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununu oluşturmaktadır. Kanunun 55. maddesinde, “ Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.”hükmüne yer verilmiştir.
Adalet Komisyonu’nun 55. madde gerekçesine göre; “sosyal güvenlik ödemelerinin, denkleştirme(indirim) işlevi görebilmesi, onun sorumluluğu doğuran olaya sebebiyet verenlere rücu edilebilmesine bağlıdır. Bu kural gereği; rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri, teknik arıza ve tam kaçınılmazlık hallerindeki ödemeler, bu tazminatlardan indirilemez. Bağlanan gelirlerin, işçinin kusuru ve kaçınılmazlık gibi nedenlerle rücu edilemeyen kısmı da indirilemez. Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna(müterafık kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.”
Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”.Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55. maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.
Davaya konu iş kazası, 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana geldiğinden, Kurumca rücu edilebilen peşin değer 506 sayılı Kanunun 26. maddesine göre belirlenmelidir. İşverenin 506 sayılı Kanunun 10. maddesine dayanan sorumluluk hali, kendisinin zamanında bildirimde bulunmamasından kaynaklandığından, hiç kimse kendi kusurundan yararlanamayacağından, bu halde dahi 26. maddeye göre rücu edilebilen miktar kadar indirim yapılması gerekecektir.
Anayasa Mahkemesinin 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E: 2003/10, K: 2006/106 sayılı Kararı ile 26. maddedeki “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptaline karar verilmiştir. 26. maddedeki anılan cümlenin iptali ile Kurumun rücu hakkının yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında, rücu davasında, ilk peşin değerli gelirin tazmin sorumlularının kusuruna isabet eden miktarla sınırlı şekilde hüküm kurulması gerekir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinde, açıkça gelirlerde meydana gelen artışların istenemeyeceği belirtilmiştir.
Bu nedenle, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra 26. maddeye dayanılarak açılan rücu davalarında artışlar istenemeyeceğine göre, böyle bir ibare bulunmayan 10. maddeye dayanan rücu davalarında da gelirlerdeki artışların istenemeyeceği açıktır. HGK.19.03.2008 gün ve 2008/10-254E.-2008/266 K. sayılı Kararı da bu yöndedir.
Somut olayda, bilirkişi hesap raporunda davacı eşin maddi zararın tespitinde Kurumca bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin tenzil edilmesi isabetli ise de, gelirin rücu edilebilecek kısmı yerine tamamının zarar miktarından indirilmesi doğru olmamıştır.
Yapılacak iş; davacının talebini aşmamak kaydıyla, Kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin, rücu edilebilecek kısmının hesaplanarak, bilirkişi raporunda belirlenen zarar tutarından indirilmesi ile karar verilmesindan ibarettir.
3-İş kazası nedeniyle tazminat alacağı haksız fiile dayalı olup, faiz başlangıcı tazminatı doğuran zararlandırıcı olay tarihidir.
Somut olayda, dava dilekçesi ile davacı eş için 20.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilene karar verilmesinin talep edildiği, 21.10.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı eş için 184.795,44 TL maddi tazminatın davalılar Aydın Belediye Başkanlığı ile V.. A.. yönünden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmesinin talep edildiği, Mahkemece davacı eş yararına hükmedilen maddi tazminat isteminin davalılar Aydın Belediye Başkanlığı ile V.. A.. yönünden tamamına olay tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yanılgı ile ıslah edilen miktara ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle, BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davalı E.. A.. Ve A.. B..’na yükletilmesine 10/06/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.