Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/3970 E. 2014/12203 K. 02.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3970
KARAR NO : 2014/12203
KARAR TARİHİ : 02.06.2014

MAHKEMESİ : Ulus Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/12/2013
NUMARASI : 2008/9-2013/172

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Dava, 10.05.2004 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu, sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 11.129,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 10/05/2004 tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden;davaya konu zararlandırıcı olayın SGK Başkanlığı tarafından iş kazası olarak nitelendirildiği, kaza sonrasında davacının %5,10 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, kazanın oluşumunda %90 oranında davalı işveren, %10 oranında ise kazalı kusurunun bulunduğu, davacının maddi zararının tespiti için alınan hesap raporunda 11.130,00TL karşılanmamış maddi zararının bulunduğunun belirtildiği, bu miktar zararın hesabında 12.03.2008 tarihli ibranameye konu 1.000,00TL ödemenin toplam zarardan tenzil edildiği, aynı ibraname içeriği ile davacı vekili beyanından davacıya iş kazası nedeniyle manevi zararlarına karşılık olarak ayrıca 1.000,00TL’de manevi tazminat ödemesinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
A-Maddi tazminat davası bakımından yapılan incelemede; öncelikle dosyada bulunan 12.03.2008 tarihli ibranamedeki maddi zarara karşılık yapılan 1.000,00TL’lik ödemenin ele alınması gerekir. Kural olarak tazminat alacaklısına yapılmış ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için ise tanzim edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda yapılan ödeme ancak kısmi ödeme makbuzu niteliğinde kabul edilebilir.
Oysaki somut olayda, yukarıda açıklandığı biçimde inceleme ve araştırma yapılmadan neticeye varılmış olunup bu durum usul ve yasaya aykırı bulunmakla bozma nedenidir.
Bu kapsamda maddi tazminat davası bakımından yapılacak iş; davalı tarafından davacının maddi zararına karşılık yapılan 1.000,00TL’lik ödemenin davacının zararını hangi oranda karşıladığının tespiti bakımından, bu ödemenin yapıldığı tarihlerdeki veriler esas alınarak davacının zararını bilirkişiye hesaplattırmak, böylece tazmini gereken miktar ile buna karşılık alınan 1.000,00TL’lik ödeme arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda maddi tazminata ilişkin ödemeyi “kısmi ifayı içeren makbuz” niteliğinde kabul etmek ve yapılan bu ödemenin ödeme tarihindeki gerçek zararı hangi oranda karşıladığını böylelikle saptayarak bu oranda davacının asgari ücret artış oranlarındaki değişiklikler de göz önüne alınarak güncel verilere göre düzenlenmiş maddi zararından indirim yapmak, yapılan 1.000,00TL ‘lik bu ödeme ile ödeme zamanındaki verilere göre hesaplanacak davacı zararı arasında açık oransızlığın bulunmaması halinde ise maddi tazminat davasının reddine karar vermektir.
2-Manevi tazminat davası bakımından yapılan incelemede ise; asıl uyuşmazlık manevi tazminatın bölünüp bölünmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Gerçekten, hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez. Bir defada istenilmesi gerekir. Yargıtay H.G.K’nun 25.9.1996 gün ve 1996/21-397-637 karar ile 13.10.1999 gün ve 1999/21-684-818 sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Somut olayda 12.03.2008 tarihli ibraname ile davacının aynı olay nedeniyle ve manevi zararlarına karşılık olarak 1.000,00TL aldığının anlaşılmasına göre davacının manevi tazminat davasının reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 02.06.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.