Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/3942 E. 2014/8434 K. 21.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3942
KARAR NO : 2014/8434
KARAR TARİHİ : 21.04.2014

MAHKEMESİ : Bursa 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/12/2013
NUMARASI : 2012/221-2013/953

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/07/1999-09/03/2006 tarihleri arası eksik bildirilen sürelerin tespiti istemine ilişkindir.
Dairemizin 30/04/2012 tarih ve 2011/8510 Esas, 2012/7003 Karar sayılı bozma ilamı üzerine;
Mahkemece 11/12/1999-06/08/2001 ve 23/11/2001-09/03/2006 tarihleri arası kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davalı işyerinin 21/06/2000 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, davacı adına 01/07/1999-10/12/1999 tarihleri arası dava dışı T. İnş. Ltd. tarafından, 10/02/2001-01/04/2003 tarihleri arası kısmi olarak davalı A. Ltd. tarafından bildirim yapıldığı, her iki şirket arasında bağlantı bulunduğu, 2000-2006 dönem bordrolarının getirtildiği, alacak davasının temyiz edilmeden kesinleştiği, ayrıca alacak dava dosyası içerisinde bulunan 14/03/2006 tarihli sigorta müfettişi raporunda davacının işyerinde 01/04/2003-28/02/2006 tarihleri arası sigortasız çalıştığını beyan ettiği, davacı tanıkları ile kısmi bordro tanıklarının davacının demirci olarak çalıştığını belirttikleri anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece verilen karar 2005/5. aydan sonraki dönem yönünden yerindedir. Ancak 2005/5. aydan önceki dönem yönünden eksik inceleme ile verilmiş olup yerinde değildir. Çünkü dinlenen bordro tanıkları fiili çalışmayı doğrulamışlar ise de bildirimleri 2005/5. aydan sonraki dönemi kapsamaktadır. Ayrıca davacı sigorta müfettişine verdiği beyanda 01/04/2003-28/02/2006 tarihleri arası sigortasız çalıştığını belirtmiştir. Öte yandan hizmet tespiti davaları kamu düzeniyle ilgili olup resen araştırılması gerekmektedir. Bu nedenlerle uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde bordro tanığı veya komşu işyeri tanığı dinlenmediği, davacının sigorta müfettişine verdiği beyanın dikkate alınmadığı, dolayısıyla davacının çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği görülmektedir.
Yapılacak iş, öncelikle dosyadaki dönem bordrolarından uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, gerekirse Sosyal Güvenlik Kurumu, belediye, vergi idaresi, emniyet müdürlüğü gibi kamu kuruluşları aracılığıyla tespit edilecek komşu işyeri sahiplerinin veya çalışanlarının beyanlarına başvurmak,Kurum müfettişine verdiği beyanı davacıya sormak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.