Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/3798 E. 2014/6389 K. 31.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3798
KARAR NO : 2014/6389
KARAR TARİHİ : 31.03.2014

MAHKEMESİ : Zile Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 02/07/2013
NUMARASI : 2013/129-2013/217

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan Kurum ve Milli Eğitim Bakanlığı (Halk Eğitim Merkezi) (Halk Eğitim Merkezi Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü) vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların tüm, davacının ise, aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının Zile Kaymakamlığına bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonuna ait ayakkabı atelyesinde 01/03/1996-30/03/2007 tarihleri arası çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davacının 04/04/2000-30/03/2007 tarihleri arası çalıştığının tespitine, 2000 yılı öncesine yönelik talebinde 18 yaşından önceki çalışmaların sigortalılık kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 03/04/1982 doğumlu olan davacı adına Zile Çıraklık Eğitim Merkezi Müdürlüğü tarafından 01/10/1996 tarihli işe giriş bildirgesinin Kuruma verildiği, davacı adına herhangi bir bildirim yapılmadığı, 1995/Nisan-1996/6. Aylar arası davacıya yapılan ödemeleri gösteren ücret karnesinin bulunduğu, 1998-2007 yılları arası fazla çalışma ücretlerini gösteren ve bir kısmı imzasız bordroların getirtildiği, Kaymakamlık yazısında davacının 1995-2007 arası kursiyer öğrenci olarak görev yaptığının belirtildiği, dinlenen davacı tanıkları, davacının düzenli bir şekilde ayakkabı atelyesinde ayakkabı yapımı ve ayakkabıların kalıba çekilmesi işinde çalıştığını beyan ettikleri, alınan bilirkişi raporunda Mart/1995-Mart/1996 tarihleri arasındaki çalışmaların kursiyer olduğu, ayakkabıcılık mesleğini öğrendiği, dolayısıyla bu bir yıllık dönemin çıraklık kapsamında kaldığını, Mart/1996-Mart/2007 tarihleri arası geçen çalışmaların ise, hizmet akti kapsamında olduğu kanaatini belirttiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan hizmetin geçtiği tarihte yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa’nın 3/II-B maddesine göre “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu kanunun 35’inci maddesi hükümleri uygulanmaz” yine 5.6.1986 tarihli 19.6.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Kanunu’nun 10.maddesinde “çırak olabilmek için 14 yasını doldurmuş olmak 19 yaşından gün almamış olmak gerektiği”, 13. Maddesinde çıraklık sözleşmesinin, çırağın sözleşme süresi içinde reşit olması halinde, çırağın rızası ile devam edeceği, bu Kanunun çıraklık sözleşmesine dair hükümleri ile onsekiz yaşını doldurduktan sonra sözleşmesi devam eden çıraklar hakkında 1475 sayılı İş Kanunu hükümlerinin uygulanmayacağı, 29.6.2001 tarihli 4702 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki ve uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 14. maddesindeki düzenleme de ise çıraklık süresinin 3-4 yıl olduğu bildirilmiştir.
Bu davada çözümlenmesi gereken hukuki sorun, hangi durumda gerçek bir çıraklık ilişkisinden söz edileceği noktasında toplanmaktadır. Çıraklık Kanunu’na göre kurulan çıraklık okullarında okuyanlar çırak sayılır. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliğini belirlemede, bir başka ifade ile davacının dava konusu dönemde çırak olup olmadığına karar verirken çıraklık sözleşmesi hükümlerine göre değil, çalışma ilişkisine bakarak bir sonuca varmalıdır. Gerçekten Çıraklık Sözleşmesinde akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma değil, bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyor ise bu durumda, çıraklık ilişkisinden söz edilemez. Zira burada gerçekleşen; işçinin emeğiyle işyeri ve işverene katkıda bulunmasıdır ki bu da ancak bir hizmet ilişkisi ile söz konusu olur.
Somut olayda, mahkemece 04/04/2000 tarihinden sonraki dönem yönünden verilen karar yerinde ise de, 18 yaşından önceki çalışmaların sigortalılık kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle 04/04/2000 tarihinden önceki dönemin reddedilmesi hatalı olmuştur.
Öte yandan kamu düzenini ilgilendiren ve özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gereken ve 506 sayılı Yasa’nın 79/10.(5510 sayılı Yasa’nın 86/8.) maddelerinde düzenlenen bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunlara destekleyen diğer tanıklarla sonuca gitmek mümkündür. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Yapılacak iş; öncelikle davalı işverenin Kurumda bulunan işyeri sicil dosyasını celbetmek, uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde dönem bordrolarını getirtmek, bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, bordro verilmemiş veya bordro tanıklarına ulaşılamadığı anlaşılırsa , belediye, vergi dairesi, emniyet gibi kamu kurumları aracılığıyla tespit edilecek komşu işyeri çalışanlarının veya sahiplerinin beyanları alınarak, davacının 04/04/2000 öncesi dönemdeki çalışmalarının üretime yönelik olup olmadığını tespit etmek, eğer çalışmaların üretime yönelik olduğu kanıtlanırsa, bu döneminde (18 yaşın ikmalinden önceki) prim ödeme gün sayısına eklenecek şekilde karar vermekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 07/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.