Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/3766 E. 2014/8020 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3766
KARAR NO : 2014/8020
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/12/2013
NUMARASI : 2013/1233-2013/1838

Davacı, 18 yaşından sonraki Türk vatandaşlığından izin ile çıktığı tarihe kadar çalışma ve ev hanımlığında geçen süreleri 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanabileceğinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının ve davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2) Dava, davacının 18 yaşın ikmalinden sonra Türk vatandaşlığından izinle çıktığı tarihe kadar geçen çalışma ve ev hanımlığı süresini 4/1-(a) bendi kapsamında borçlanma hakkı bulunduğunun ve sigortalılık başlangıç tarihinin 03.03.1986 olarak tespiti, davacının en düşük prim gün sayısı (42 yaş ve 5075 gün) üzerinden emekli olabileceğinin, davalı idarenin temerrüde düştüğünün ve davalı idarenin kararın kesinleşmesini beklemeden borçlanma yapması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı Ü.. A..’ın Türk vatandaşı iken yurt dışında geçen borçlanmaya esas sürelerinden dilediği kadarını 3201 sayılı Yasa gereğince borçlanabileceğinin tespitine, davacının diğer istemlerinde hukuki yararı bulunmadığından bu taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 16.07.1965 doğumlu davacının yurt dışında 03.03.1986 tarihinden itibaren eylemli çalışmasının bulunduğu, Türkiye’de 13.05.2012-22.05.2012 tarihleri arasında 10 gün süreyle 4/1-(a) bendi kapsamında çalışmasının bulunduğu, 05.12.2012 tarihli borçlanma talebinin 26.11.1999 tarihinde izinle Türk vatandaşlığından çıktığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, davacının Kuruma sunduğu borçlanma talep dilekçesi ile dava dilekçesinde açıkça “çalışma ve ev kadını olarak geçen süreyi” borçlanma talebinde bulunduğu halde, mahkemece “taleple bağlılık” kuralına aykırı biçimde işsizlik süresini de borçlanma imkanı verecek biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
3) 5510 sayılı Kanun’un 38.maddesine göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya 5510 sayılı Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.
Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.
3201 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun ile değişik 5.maddesinin son fıkrasında “Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz.” hükmü bulunmakta ise de Anayasa’nın 90.maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşme hükümleri 3201 sayılı Kanunun 5.maddesinden önce uygulanma önceliğine sahip olduğundan ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerde ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerde ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma talebinde bulunulması veya kısmen de olsa borçlanma bedelinin ödenmesi zorunlu değildir.
Uluslararası sözleşmelere konulan bu yöndeki hükümlerin amacı; yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının ülkemize dönmesi halinde uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan haklar yönünden önem arz eden sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesinde ülkemizde çalışan sigortalılar ile aynı koşullara tabi tutmak olup bu hüküm 3201 sayılı Yasa’da yer alan yurtdışı borçlanma hükümlerinden bağımsız bir sosyal güvence olduğundan uygulanması için borçlanma koşulu da aranmaz.
Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatına malullük, yaşlılık ve ölüm (uzun vadeli sigorta kolları) hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla yürürlüğe giren 30.05.1978 tarih ve 2147 sayılı Kanun ile 08.05.1985 tarih ve 3201 sayılı Kanun’ların kendilerinden önce yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler ile yabancı bir ülkede çalışan Türk vatandaşlarına tanınan sosyal güvenlik haklarını koşula bağlaması, ortadan kaldırması veya sınırlaması da Anayasa’nın 90.maddesinin açık hükmü karşısında mümkün değildir.
Öte yandan yaşlılık aylığı talebinin bulunmaması, uluslararası sözleşme hükmüne dayalı olarak yalnızca sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine engel değildir. Sigortalıların çalışma veya borçlanma sonrasında hangi koşullar altında aylık almaya hak kazanacaklarını bilmeleri ve böylece hukuki güvenceye sahip kılınmaları sosyal hukuk devletinin gereğidir. Aksi hal sigortalıların çalışmaya ne zaman son vereceklerini veya ne kadar prim ödemeleri gerektiğini bilmemeleri sonucunu doğurur. Uluslararası sözleşme hükmünden yararlanamayarak başlangıç tespiti yoluyla daha lehe olan aylık bağlama koşullarına kavuşamayan (öğrenemeyen) bir sigortalının, aylık bağlama koşullarının ne olduğunu bilmesi ve buna göre çalışmasını sonlandırması, prim ödemesi ve aylık talep etmesi mümkün olmadığına göre, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesine dayalı olarak yalnızca sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine yönelik bir davanın açılması mümkündür.
Somut olayda, 16.07.1965 doğumlu davacının 18 yaşını ikmal ettikten sonra 03.03.1986 tarihinden itibaren yurt dışında fiili çalışmasının bulunduğu anlaşılmakla “03.03.1986” tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine karar verilmesi gerekirken 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma ve prim ödemesi ile aylık talebi bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
4) Davacının borçlanmanın 5510 sayılı Kanun’un 4/1-(a) bendi kapsamında yapılması gerektiğinin tespitine dair istemi hakkında herhangi bir hüküm kurulmaması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı ve davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.