Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/3649 E. 2014/11398 K. 27.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3649
KARAR NO : 2014/11398
KARAR TARİHİ : 27.05.2014

MAHKEMESİ : Gaziantep 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2010/641-2013/374

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava 06.09.2010 meydana gelen iş kazası sonucu % 64,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan işçinin, çatı ve ön cephe kaplama işçisi olarak çalıştığı işyerinde, olay günü, işverenin yapımını üstlendiği eski çatının sökülerek yenisinin yapımı işinde çatıya yerleştirilen alüminyum trapezin sabitlenmesinde kullanılan Z profilin çatı bağlama çıtasının yerleştirilmesi sırasında elindeki profilin yakından geçen elektrik hattına teması ile gerilime kapılarak yaralandığı dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
İşverenin, tazminattan sorumlu tutulması giderek, tazminat miktarının belirlenmesi; iş kazasının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan İş Kanunun 77. maddesi ile iş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğinin öngördüğü önlemlerin işyerinde olup olmadığının saptanması ile mümkündür. Bu yön ise, başka bir anlatımla, işverenin kusurlu olup olmadığı, varsa kusur oranı, uzman bilirkişiler tarafından düzenlenecek kusur raporu ile tespit edileceği yönü tartışmasızdır. İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işverenin, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.
Mahkemece idari soruşturma sırasında iş müfettişi tarafından düzenlenen ve davalı işverene % 60, davacıya %40 oranında kusur veren 20.01.2011 günlü rapor hükme esas alınmıştır.
Ne var ki hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşullar göz önünde tutularak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmadığı, giderek hükme esas alınacak nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan davacıda belirlenen sürekli iş göremezlik oranın % 64,00 olduğuna ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Ankara Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinin 07.05.2013 tarihli kararlarında, sürekli iş göremezlik durumunun 01.02.2014 tarihinde kontrolünün gerektiği belirtilmiştir. Öte yandan, sigortalıda oluşan sürekli iş göremezlik oranının, sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değeri ile tazminatın miktarını doğrudan etkilediği ise söz götürmez. Hal böyle olunca, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte kazanma güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin saptanması gerektiği açık-seçiktir.
Yapılacak iş, işçi sağlığı iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden, İş Kanununun 77. Maddesi ile yönetmelik hükümleri göz önünde tutularak rapor alınmak, alınan raporu mevcut delillerle birlikte değerlendirmek sigortalıda oluşan meslekte kazanma güç kayıp oranının değişip değişmediği yöntemince araştırılmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre davalının sair temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 27/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.