Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/3585 E. 2014/7928 K. 15.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3585
KARAR NO : 2014/7928
KARAR TARİHİ : 15.04.2014

MAHKEMESİ : Hakkari Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2012
NUMARASI : 2009/72-2012/131

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01.10.1996 – 15.05.2004 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı tarafından aynı döneme ilişkin olarak kıdem ve ihbar tazminat alacağı davası açıldığı, davanın kabulüne karar verildiği bu kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2007/18385 Esas, 2008/10887 sayılı kararı ile onandığı, buna göre davacının dava konusu dönemde davalı kurumda çalıştığı kesin hükümle tespit edildiği belirtilerek, davanın kabulü ile hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı idare tarafından davacıya 06.02.2004 tarihinde 158,30 TL ödendiğine dair gider pusulası olduğu, Hakkâri PTT tarafından gönderilen cevabi yazıda, “davacının kadrolu personel olmadığı, iş oldukça çağrıldığının” belirtildiği, PTT Merkez Müdürlüğü tarafından davacıya hitaben yazılan 05.05.2004 tarihli yazıda; “davalı İdareye ait binanın temizlik işleri ile kalorifer yakma işini yapması nedeniyle idare lojmanın alt katında boş bulunan kaloriferci dairesinde oturmasına izin verildiğini, ancak 06.02.2004 tarihi itibari ile işine son verildiğinin 15.05.2004 tarihine kadar lojmanı boşaltılmasının” talep edildiği, PTT Başmüdürlüğü tarafından Çukurca PTT Merkez Müdürlüğüne yazılan yazıda; “odacı kadrosu olmadığından dışarında odacı çalıştırmasının sakıncalı olduğu, bu nedenle bu uygulamaya son verilmesi gerektiğinin istenildiği,” davacıya çeşitli adlar altında 01.10.1997 – 06.02.2004 tarihleri arasında ödeme yapıldığına ilişkin 31 tane dekont olduğu, davalı idare tarafından Mahkemeye hitaben yazılan 17.05.2005 tarihli yazıda; “ davacının Çukurca’da hizmetli ve kaloriferci olmadığından, aylık ödenek tahsisi suretiyle çalıştırıldığının belirtildiği, davacının 01.10.1996 – 15.05.2004 tarihleri
arasında çalıştığını belirterek davalı idare aleyhine alacak davası açtığı, Hakkari Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/63 E. 2007/18 K. sayılı dosyası üzerinde, 01.10.1996 – 15.05.2004 tarihleri arasındaki çalışmadan dolayı alacağa hükmedildiği, bu kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2007/18385 Esas, 2008/10887 sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği görülmüştür.
Sigortalılığa ilişkin hizmet tespiti davaları, sosyal güvenlik hakkına ilişkin olarak ortaya çıkan davalardır. Yasal dayanağını 506 sayılı Yasa’nın 6. ve 79/10. (5510 sayılı Yasa açısından ise 86/9.) maddelerinden almaktadır. Sözü edilen 6. maddede, “çalıştırılanların, işe alınmaları ile kendiliğinden sigortalı olacakları, sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamayacağı ve vazgeçilemeyeceği” belirtilmiştir. Anılan Yasanın 79/10. maddesinde ise, “sigortalıların, çalışmalarının tespiti ile ilgili dava açabilecekleri” hükme bağlanmıştır. Bu bakımdan, hizmet tespitine ilişkin davalar sosyal güvenlik hakkı ve kamu düzeni ile ilgili olup, kişi iradesi belirleyici etkiye sahip değildir. İçerisinde bulunduğu yasal statünün belirlediği durum doğrudan dikkate alınır. Bu nedenle hâkim, kendiliğinden araştırma yapma yetkisine sahiptir. Bu yetki kapsamında, gerektiğinde tanık ve diğer deliller yoluyla doğrudan gerçeği bulma yükümü bulunmaktadır.
İşçilik haklarına ilişkin davalar ise, 4857 sayılı Yasadan kaynaklanmaktadır. Bu tür davalar, kişi iradesine önemli rol verip, taraf anlaşmalarına geçerlilik tanıyan alacak ve tazminat türünde olan davalardır. Taraflar bu tür haklarından her zaman vazgeçebilir. Hâkim, kendiliğinden araştırma yapmaz. Tarafların bildirdiği deliller dışında delil toplanması da olanaklı değildir. Kaldı ki, Kurumun bu davalarda davalı sıfatı da bulunmamaktadır. Bu nedenlerle bu davada verilen karar hizmet tespiti davasında kesin hüküm teşkil etmez; ancak güçlü delil teşkil edebilir.
Buna göre; Mahkemece hiçbir araştırma yapılmaksızın, Hakkâri Asliye Hukuk Mahkemesinin işçilik haklarına ilişkin açılan davada verdiği karar göz önünde tutularak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup hatalıdır.
Yapılacak iş; ihtilaflı dönemde, davalı işyerinde çalışan memur ve diğer kişileri tespit etmek, bu kişiler arasında tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bu kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, zabıta aracılığıyla işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davacın davalı işyerinde yaptığı işe göre çalışmasının tam zamanlı mı yoksa kısmi zamanlı mı olduğunu belirlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan hukuki ve maddi olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.