YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3427
KARAR NO : 2014/9819
KARAR TARİHİ : 05.05.2014
MAHKEMESİ : Antalya 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2013
NUMARASI : 2012/49-2013/466
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ve davalı vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebepler ile temyiz nedenlerine göre davacı sigortalı A.. A.. vekili ile davalı şirket vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 01.03.2003 tarihindeki iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi ile yine sigortalının eş ve çocuklarının manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davacı eş ve çocukların açtıkları manevi tazminat davaları yönününden davanın 06/09/2011 tarihinde işlemden kaldırılmasından sonra süresinde yenilenmemiş olduğundan 20/03/2012 tarihli celse itibariyle HMK 320/4 maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına, davacı sigortalı A.. A..’nın maddi tazminat talebinin kabulüne, 126.835,45.-TL maddi tazminatın olay tarihi olan 01/03/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yine A.. A..’nın manevi tazminat talebenini kısmen kabulü ile 30.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 01/03/2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı A.. A..’ ya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden, 01.03.2003 tarihindeki zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası olduğu, kazanın nedeniyle sigortalı A.. A..’nın %100 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kaldığı, kazanın oluşumunda %80 oranında davalı işverenin, %20 oranında ise kazalının kusurlu bulunduğu, davacı sigortalının kısmi maddi tazminat davasında müddeabihi ıslahen artırırken artırırken aynı zamanda hüküm altına alınmasını talep ettiği tazminatlar için olay tarihinden yasal faize karar verilmesini de talep ettiği, davalı şirket vekilinin 07.10.2013 tarihinde ve süresinde zamanaşımı def’in de bulunulduğu anlaşılmıştır.
Dava konusunun iş kazasından kaynaklanan zararların tazminine ilişkin olduğunun kabulü sonrasında işbu davada uyuşmazlık konusu olan öncelikli husus, bu tür davalarda gerek 818 sayılı B.K.’nun 125. maddesi gereğince gerekse 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146.maddesinde belirtilen 10 yıllık zaman aşımı süresinin dolup dolmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Faiz alacağı bakımından da durum böyledir.
Yine karar tarihinde geçerli olan A.A.Ü.T’nin 10/2 maddesinde “davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.”hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda ise, Maddi tazminat davasında davacı sigortalının 01.03.2003 tarihindeki iş kazasına ilişkin maddi zarar isteminin 1.000,00TL si dışındaki kısmı ile tazminatların faizine yönelik isteminin 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 02.10.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talep edildiği, davalı yanın ise ıslahen talep olunun bu hususlara dair süresinde zamanaşımı def’i’nde bulunduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle iken belirtilen bu taleplerin zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Bunun yanında davalı yararına kararlaştırılan vekalet ücreti yönünden hüküm tarihinde geçerli olan A.A.Ü.T’nin 10/2 maddesinde manevi tazminat davasının kısmen reddi durumunda davalı yararına hükmolunacak vekalet ücretinin davacı için belirlenen vekalet ücretini geçemeyeceğinin belirtilmesine rağmen Mahkemece bu hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi de ayrıca doğru görülmemiştir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin hatalı değerlendirme yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 05/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.