Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/3263 E. 2014/18944 K. 29.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3263
KARAR NO : 2014/18944
KARAR TARİHİ : 29.09.2014

MAHKEMESİ : Ankara 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/12/2013
NUMARASI : 2013/1341-2013/1942

Davacı, yetim aylığının kesilmesine ilişkin kurum işleminin iptaline, yeniden aylık bağlanmasına, biriken aylıkların tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile aylıkların kesildiği tarihten itibaren davacıya ödenmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 28/12/2012 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya, ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, telefon ihbarı üzerine davalı Kurum tarafından başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 06/02/2013 tarihli kontrol memuru raporunda, davacının kayıtlı adresi olan G.. Z.. D.. Mah. .. sok. No:.. Mamak/Ankara adresi itibari ile davacı ile yapılan görüşmede, belirtilen adreste kendisinin çocukları ile yaşadığını, eski eşinin çocuğunu görmek için ara sıra bu adrese uğradığını, ikamet ettiği evin mülkiyetinin yarı yarıya kendisi ve eski eşi üzerinde olduğunu, eve ait kredi ödemelerini eski eşinin yaptığını, ödeme makbuzlarını kendisine teslim ettiğini, kamyon şoförü olan eski eşinin nerede yaşadığını bilmediğini, eski eşinde evin anahtarının olduğunu, istediği zaman eve gidip geldiğini beyan ettiği; davacı tarafından sunulan tapu senedinde, davacının yaşadığı evde eski eşinin yarı hisse ile hak sahibi olduğunun anlaşıldığı; apartman yöneticisi K.. T..’ın ise davacının eşinin uzun yol şoförü olduğunu, arada bir eve geldiğini, kamyonunu evin önüne park ettiğini ifade ettiği; çevre araştırmasında davacı ve eski eşinin yıllardır belirtilen adreste yaşadıklarının belirlendiği, muhtarlık kayıtlarının da bu yönde olduğu tespitlerine yer verilmiştir. Dosyada mevcut eve ait tapu kaydında davacı ve boşandığı eşinin %50 şer hisse ile 13/05/2008 tarihinden beri hak sahibi oldukları görülmüş, abonelik araştırmasında ise davacının ikamet ettiği adreste su ve elektrik aboneliklerinin eski eşinin adına düzenlendiği; Mahalle Muhtarlığı tarafından verilen 18/11/2013 tarihli cevap yazısında; davacı ile aynı adreste kaydı bulunan eski eşin, 23/06/2011 tarihinde kaydını başka adrese naklettiği bildirilmiştir. Mahkemesince tanık sıfatı ile dinlenen apartman yöneticisi K.. T..; haklı nedene dayanmaksızın kontrol memuruna verdiği beyanını değiştirerek; görevlilere davacının iki oğlu ile yaşadığını söylediğini, davacının eski eşini tanımadığını, uzun yol şoförü olup ara sıra gidip geldiğini söylediğini beyan etmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporunda beyanı alınan davacının hayatın olağan akışına uygun olmayacak şekilde yaşadığı eve, boşandığı eşi ile yarı yarıya hisse ile sahip olduklarını, eski eşinde de eve ait anahtarın bulunduğunu, istediği zaman eve gelip gittiğini, eve ait kredi ödemelerinin eski eşi tarafından yapıldığını beyan etmesi; çevre araştırmasında davacı ve boşandığı eşinin belirtilen adreste birlikte yaşadıklarının tespit edilmesi; mahkeme huzurunda haklı nedene dayanmaksızın önceki beyanını değiştirdiği anlaşılan tanık K.. T..’ın, kontrol memuruna verdiği ve hükme esas alınması gereken beyanında, davacının eşinin uzun yol şoförü olduğunu, arada bir eve gelip gittiğini, kamyonunu evin önüne bıraktığını ifade etmesi ve beyanlarından davacının boşandığından haberdar olmadığının anlaşılması; davacının ikamet ettiği eve ait su ve elektrik aboneliklerinin eski eş adına olduğunun tespit edilmesi karşısında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.