Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/3258 E. 2014/26854 K. 11.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3258
KARAR NO : 2014/26854
KARAR TARİHİ : 11.12.2014

MAHKEMESİ : Ankara 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/11/2013
NUMARASI : 2013/819-2013/1675

Davacı, yurtdışında çalışmaya başladığı tarihin Türkiye içinde sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tespiti ile 01/04/2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tespitine, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin tüm ve davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının sigorta başlangıç tarihinin 04.06.1984 olduğunun, yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının, 01.04.2013 tarihinden itibaren biriken aylıklarının işleyecek yasal faizleriyle birlikte almaya hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının sigorta başlangıç tarihinin 04/06/1984 olduğunun tespitine, davacının 5510 Sayılı Yasanın 4/1-a.maddesi kapsamında çalışması bulunmadığından emeklilik koşullarının 5510 Sayılı Yasanın 4/1-b.maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiğinden ve 4/1-a.maddesi uyarınca yaşlılık aylığı bağlama koşulları oluşmadığından aylık bağlanması gerektiğinin tespiti isteminin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının Türkiye’de sigortalılığının bulunmadığı, Almanya’da 04/06/1984-30/04/2008 tarihleri arasında sigorta kapsamında bulunduğu, davacının 18/12/2006 tarihinde başvuru yaparak 04/06/1984-30/11/2003 tarihleri arasındaki 7016 günlük süreyi borçlanarak bedelini 27/02/2007 tarihinde Kuruma ödediği, Kurumun borçlanmayı 4/1-a kapsamında sigortalılık olarak kabul ettiği, davacının 28/03/2013 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, Kurum tarafından verilen cevapta Türkiye’deki sigortalılık başlangıç tarihinin 01/09/1987 olarak tespit edildiğinin, bu duruma göre yaşlılık aylığı şartlarının oluşmadığının belirtilerek talebinin reddedildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, davacının yurtdışı hizmet borçlanmasına ait sürelerinin 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
3201 Sayılı Kanunun 4958 Sayılı Yasa ile değişik 3. maddesinde yurtdışı borçlanma hakkının kullanılması bakımından başvurulacak kuruluşlar gösterilmiştir.
3201 Sayılı Kanunun 29.07.2003 tarih ve 4958 Sayılı Kanunun 56.maddesiyle değişik “Başvurulacak kuruluşlar” başlıklı 3.maddesi;
“1)Halen yurt dışında bulunanlar;
a)Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye’de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumuna,
b)Yurt dışına çıkmadan önce Türkiye’de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik kuruluşuna,
c)Ev kadınları Bağ-Kur’a,
Yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.
2)Türkiye’ye döndükten sonra yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler;
a)Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumuna,
b)Müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,
c)Başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna,
d)Hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenler ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna,
e)Ev kadınları Bağ-Kur’a,
Yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.
3)Hak sahiplerinin borçlanması, yurt dışında çalışmakta iken veya yurda dönüş yaptıktan sonra ölenlerin hak sahipleri ilgili sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar.”
hükmünü içermektedir.
Davacının yurtdışı çalışmalarını borçlanmak için başvurduğu 18/12/2006 tarihinde yukarıda belirtilen 3201 sayılı Yasa’nın 4958 Sayılı Yasa ile değişik 3. maddesi yürürlükte bulunmaktadır. Anılan madde, yurt dışı borçlanması yapmak isteyenleri öncelikle üç gruba ayırmış ve bu üç grubu da kendi içerisinde alt gruplara ayırmıştır. Anılan maddenin 1. bendinde halen yurt dışında bulunanların, 2. bendinde Türkiye’ye döndükten sonra yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenlerin ve 3. bendinde de hak sahiplerinin borçlanması düzenlenmiştir.
Buna göre, halen yurt dışında bulunanlar (1.bent); yurt dışına çıkmadan önce Türkiye’de herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK.)’na; yurt dışına çıkmadan önce Türkiye’de son defa prim, kesenek ve karşılık ödenen sosyal güvenlik kuruluşuna; ev kadınları Bağ-Kur’a yazılı olarak başvurmak suretiyle borçlanabilirler.
Türkiye’ye döndükten sonra yurt dışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler (2.bent); herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar, Sosyal Sigortalar Kurumu’na; müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşu’na, başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna;Hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenler; ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna, ev kadınları Bağ-Kur’a, yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler.
Yurt dışında iken sürelerinin bir kısmını çalışarak geçirmiş ev kadınları, ev kadını olarak geçen süreleri için Bağ-Kur’a, çalışarak geçen süreleri için de yukarıda belirtilen düzenlemeye göre durumlarına uygun olan sosyal güvenlik kuruluşuna, kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanlar ise aylık almakta oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat edecektir.
Yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin hak sahipleri (3.bent); ilgili sosyal güvenlik kuruluşuna müracaat etmek suretiyle Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar. Bu durum Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10/11/2010 tarih 2010/21-534 Esas 2010/591 Karar sayılı kararında da belirtilmektedir.
Somut olayda, davacının borçlanma talep tarihi 18/12/2006 olup bu tarihten önce Türkiye’de sigortalılığı bulunmadığından 3201 sayılı Kanunun 4958 Sayılı Yasa ile değişik 3. maddesinin 2. bendi gereğince yurtdışı hizmet borçlanmasına ait sürelerin 506 sayılı yasa (5510 sayılı yasanın 4/1-a maddesi) kapsamında sigortalılık haline göre geçmiş sayılması ve yaşlılık aylığı şartlarının oluşup oluşmadığının buna göre değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yaşlılık aylığı koşullarının oluşması bakımından sigortalılık başlangıç tarihinin 04/06/1984 tarihi olarak kabul edilmesi doğru olup 506 sayılı yasanın geçici 81. maddesinin (B) fıkrasının (e) bendinde bulunan “23/05/2002 tarihinde; sigortalılık süresi 17 yıl (dahil) dan fazla, 18 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 48 yaşını doldurmaları ve en az 5225 gün, Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler.” hükmü gereğince tahsis talep tarihinde davacının yaşlılık aylığı bağlanması koşullarını sağladığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer alan maddi ve hukuki olgular gözetilerek, davacının yurtdışı borçlanmasının 506 sayılı Yasa kapsamında olduğu kabul edilerek yaşlılık aylığı koşullarının buna göre değerlendirilmesi ve tahsis talep tarihinde yaşlılık aylığı bağlanması koşullarının oluştuğu anlaşılan davacının talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine,

11/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.