Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/3155 E. 2014/3055 K. 25.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3155
KARAR NO : 2014/3055
KARAR TARİHİ : 25.02.2014

MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 23/12/2013
NUMARASI : 2011/146-2013/452

Davacılar, murisi, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, görev yönünden reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R

Dava; 04.11.2010 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaşamını yitiren sigortalının haksahibi olan mirasçılarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacıların murisi ile davalılar arasında işçi-işveren ilişkisi ve hizmet akdinin bulunmadığı, Borçlar Kanununun 470 ve devamı maddelerinde açıklanan eser sözleşmesi yapıldığı, tarafların tacir olduğu, yapılan işin ticari bir iş olup TTK 5.maddesi uyarınca ticaret mahkemelerinin görev kapsamında kaldığı gerekçesiyle görevsizlik karrarı verilerek, dosyanın Görevli Karşıyaka Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, görevli mahkemenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Bir olayın iş kazası olabilmesi için ön koşul, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdi olmasıdır. 506 sayılı Kanun’un 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait iş yerinde veya iş yerinden sayılan yerlerde görülmesi, kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmamasıdır. 4857 sayılı İş Kanununun 8. maddesinde “iş sözleşmesi” tanımına yer verilmiş ise de, her iki kanunun amacı, ortaya koyduğu ilkeler ve dayandığı hukuksal normlar farklılık gösterdiğinden, bu tanımın 506 sayılı Kanun yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Pozitif hukukumuzda hizmet akdi Borçlar Kanununun 393. maddesinde tanımlanmış olup, her ne kadar tanımda “ücret” unsuruna yer verilmiş ise de, 506 sayılı Kanunun sistematiği ve takip eden diğer maddelerin düzenleniş şekli, anılan unsurun sigortalı niteliğini kazanabilmek için zorunlu olmadığını ortaya koymaktadır. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre, hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özelliği, “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır. Hizmet akdi, çoğu kez Borçlar Kanununun 470. maddesinde tanımlanan istisna akdi (eser sözleşmesi) ile karıştırılabilmekte, ikisinin ayırt edilebilmesi bazı durumlarda güçleşmektedir. Çalışan, iş gücünü belirli veya belirsiz bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir. Hizmet akdinde ise çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, faaliyetin meydana gelmesinin sonucu için değil, bizzat yapılan faaliyetin karşılığı olarak ödenmektedir.
Somut olayda, davacılar murisi İ. M.,davalı G.. Geri Dönüşebilir Atık Mad. İnş. Petrol Ürn. Turz. Tem. Nak. Taah. San.ve Tic. Ltd. Şti.’de 08.10.2010 tarihinden itibaren çalışmaya başlamış olup davacılar murisinin sigortalı çalışmalarının Kuruma bildirilmemiş olması başlıbaşına davacılar murisinin kaza anında iş sözleşmesi ile çalışmadığı ve olayın iş kazası olmadığı sonucunu doğurmaz. Dosyada bulunan 29.03.2011 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Teftiş Raporunda yapılan inceleme sonucu müteveffa İdris Mutlu’nun 5510 sayılı Yasanın 4. maddesi kapsamında sigortalı olması gerektiği ve 04.11.2010 tarihinde ölümle sonuçlanan kaza olayının 5510 sayılı yasanın 13. maddesinin a -c bendleri gereğince iş kazası olduğu belirtilmektedir.
Davacılar murisi İdris Mutlu’nun iş sözleşmesi ile çalışmakta olduğu esnada iş kazası geçirerek vefat ettiği anlaşıldığından iş kazası nedeniyle oluşan maddi zararın giderilmesine yönelik eldeki davaya İş Mahkemesince bakılması gerektiği gözetilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilerek dosyanın Karşıyaka Ticaret Mahkemesine gönderilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 24.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.