Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/304 E. 2014/25327 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/304
KARAR NO : 2014/25327
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : Sakarya İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/11/2013
NUMARASI : 2013/495-2013/872

Davacı, aylığını kesen Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Davacı ölen ilk eşi nedeniyle aldığı ölüm aylığının Kurum tarafından ayrıldığı eşle birlikte yaşama gerekçesi ile kesildiğini belirterek bu aylığın yeniden bağlanmasını talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen karar hatalı olmuştur.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki belgelerden; 1.10.2012 tarihli SGK kontrol memur raporunda, davacının ayrıldığı eşi ile yapılan görüşmede, eski eşin davacı ile ayrıldığını ancak yeni bir ev bulana kadar davacı ile birlikte oturmaya devam ettiğini, eşyalarının davacının evinde bulunduğunu ve çamaşırlarının halen davacı tarafından yıkandığının belirtildiğinin ancak tutanağa geçmesini talep etmediğinden bahsedilmiş olup bu hususta kontrol memurununun beyanına başvurulmadığı, öte yandan davacı tarafından zabıta tarafından tutulan tutanaklara itiraz edilmiş ancak itiraz edilen 28.5.2013 tarihli emniyete ait yazı ekinde davacı ve eski eşine ait bilgi olduğu ve bu tutanağa göre davacı ve boşandığı eşin birlikte yaşadığının tespit edilmesine rağmen, davacının itirazı üzerine yeniden yaptırılan 27.9.2013 tarihli araştırmaya göre davacı ve boşandığı eşin birlikte yaşamadıklarının tespit edildiği ve her iki araştırmanın da aynı polis memuru tarafından gerçekleştirildiği ve tutanağa geçirildiği anlaşılmakla, tutanaklar arasındaki çelişki giderilmeden ve davacının boşandığı eşin adresinde kurumca zabıta araştırılması yapılmış olmasına ve bu adreste tanınmadığının tespit edilmiş olmasına rağmen mahkemece bu hususta araştırma yapılmaksızın sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 56.maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Mahkemece yapılacak iş, kontrol memuru dinlenilerek, rapora yansıyan ancak tutanağa geçmeyen eski eşin beyanı hususunda beyanına başvurulmalı ve emniyet araştırmasına konu tutunaklarda ismi geçen polis memuru dinlenerek tutanak içerikleri arasındaki çelişki giderilmeli ve giderek davacının ayrıldığı eşin adresinde de zabıta araştırması yapılarak gerekirse komşuları da dinlenilirek eski eşin belirtilen adreste oturup oturmadığı yeteri kadar araştırılıp, açıklığa kavuşturulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucunda davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 27/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.