Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/3038 E. 2014/25404 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/3038
KARAR NO : 2014/25404
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : Ankara 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/12/2013
NUMARASI : 2012/1375-2013/1277

Davacı, yurt dışında çalışmaya başladığı 13/05/1974 tarihinin sigorta başlangıcı olarak tespitine, borçlanmasının 5510 sayılı yasanın 4/1-a maddesi kapsamında değerlendirilmesine ve 01/09/2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının Alman .. sigortasına giriş tarihi olan 13/05/1974 tarihinin sigorta başlangıcı olarak tespiti ile borçlanmasının 5510 sayılı yasanın 4/1-a maddesinde kapsamında olması gerektiğinin tespiti ve tahsis talep tarihini takip eden aybaşı olan 01/09/2012 tarihinden itibaren tahsise hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, duruşmanın 18/12/2013 günlü oturumunda tefhim edilen kısa karar ile “Davanın reddine” denilmek suretiyle hüküm tesis edilmiş, gerekçeli kararda ise “Davanın reddi ile davacının Türk sigortasındaki hizmet başlangıcının yurt dışında 18 yaşını ikmal ettiği 01/05/1976 olduğunun, 3201 sayılı kanun kapsamındaki borçlanma işleminin 5510 sayılı kanunun 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine dava tarihi itibari ile tahsis talep şartlarının oluşmadığının tespitine” denilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar, esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa zaptın 18/12/2013 günlü oturumunda tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli kararın aykırı olduğu zaptın ve kararın incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan konuyla ilgili 10/04/1992 günü ve 1991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekili ile davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflardan davacıya iadesine
27/11/2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.