Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/2963 E. 2014/8326 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2963
KARAR NO : 2014/8326
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2011
NUMARASI : 2007/622-2011/731

Davacı, murisi, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R

Dava, 30.8.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden işçi M.S.’un yakınlarının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, duruşmanın 8.12.2011 günlü oturumunda tefhim edilen hüküm sonucu ile ” 23.05.2011 tarihli ek bilirkişi raporu ve ıslah talebi nazara alınarak, davacı eş F.. S..’un hesaplanan 25 yıllık maddi zarar toplamından B.K: nun 43 ve 44 maddeleri uyarınca % 30 nispetinde indirim yapılarak bulunan rakamdan PSD nin düşümü sonucu kalan miktar gözetilerek maddi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddine, davacı eş için talep edilen manevi tazminattan taktiren 30.000 TL’sinin kabulüne, davacı oğul Resul Soluk’un hesaplanan 16 yılılık maddi zarar toplamından taktiren BK 43 ve 44 mad uyarınca % 30 nispetinde indirim yapılarak bulunan rakamdan PSD nin düşümü ile kalan rakam gözetilerek maddi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddine, Davacı Resul Soluk’un manevi tazminat talebinden taktiren 25.000 TL sinin kabulüne, fazlasının reddine, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına, 30.08.2007 ölüm tarihlinden itibaren yasal faiz tatbik edilmesine, ” karar verilmesine rağmen, 6.1.2012 tarihli gerekçeli karar hüküm sonucunda “Davacı eş F.. S.. için 110.836,56 TL maddi tazminatın ve 30.000,00 TL manevi tazminatın ,Davacı oğul R. S. için 32.834,59 TL maddi tazminatın ve 25.000,00 TL manevi tazminatın ,30.8.2007 olay tarihinden itibaren yasal faizleriyle birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine” karar verildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 297 ve 298.maddelerine göre yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Hakimin son oturumda tutanağa yazdırıp tefhim ettiği karar (hüküm sonucu), esas karar olup, sonradan yazılan gerekçeli kararın hüküm sonucu ve gerekçe bölümünün bu karara aykırı olmaması gerekir. Oysa zaptın 8.12.2011 günlü oturumunda tefhim edilen hüküm sonucu ile gerekçeli kararın hüküm sonucunun farklı olduğu duruşma tutanağı ve gerekçeli kararın incelenmesinden açıkca anlaşılmaktadır. Bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazların kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalıya iadesine, 17.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.