Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/2898 E. 2014/6526 K. 01.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2898
KARAR NO : 2014/6526
KARAR TARİHİ : 01.04.2014

MAHKEMESİ : Adana 4. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/10/2013
NUMARASI : 2012/548-2013/531

Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davanın feragat nedeniyle reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B.M. Ş. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava: iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemenin maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne ilişkin 20.01.2011 günlü kararının davalı tarafça temyizi ile Dairemizce yapılan incelemede, davalı vekili tarafından sunulan ve davacı asilin davadan feragat ettiğine ilişkin 11.08.2011 tarihli belgenin davacı asil tarafından imzalandığının tespiti halinde davadan feragat sonucu oluştuğundan feragat hakkında bir karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacının 11.08.2011 tarihli ibraname başlıklı belge ile 8.000 TL karşılığında davalı işvereni ibra ettiği ve mahkemece hükme bağlanan bütün hak ve alacaklardan ferileriyle birlikte feragat ettiğini bildirdiği, toplanan delillerden söz konusu belgedeki imzanın davacıya ait olduğu anlaşıldığından davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin bozma konusu 20.01.2011 günlü kararında 18.300,94-TL maddi ve 20.000,00-TL manevi tazminatın 16.07.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile yargılama harç ve giderleriyle avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, bu kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya temyiz incelemesinde iken, davacının temyiz incelemesindeki dava ile ilgili olarak 11.08.2011 tarihli ibraname başlıklı belge kapsamına göre 8.000,00-TL aldığını beyanla işvereni ibra ettiği ve davadan feragat ettiği, anılan belgedeki imzanın davacının eli ürünü olduğu uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlık davacının ibranameyi serbest iradesi ile imzalayıp imzalamadığı giderek somut olayda gabin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. Borçlar hukukumuzun ana ilkelerinden biri sözleşme serbestisi olup Taraflar akdin konusunu, kanunun getirdiği sınır dairesinde, serbestçe tayin edebilirler. Ancak sözleşme yapma özgürlüğü de maddi ve hukuki yönden bazı sınırlamalara tabi tutulmuştur. Gabinde sözleşme yapma özgürlüğüne getirilen bir sınır olup, kanun koyucu ibra tarihinde yürürlükte bulunan BK’nun 21. maddesinde öngörülen şartların oluşması halinde sözleşmede karşılıklı edimlerin kapsamının serbestçe tayin edilmesini sınırlamıştır. Borçlar Kanununda gabin, sözleşmenin içeriğine ilişkin hükümler ile iradeyi sakatlayan sebepler arasında düzenlenmiştir. Edimler arasında bir oransızlık bulunduğu, çok düşük olan bir karşı edim için çok yüksek bir edim veya bunun aksine, çok yüksek olan bir karşı edim için düşük bir edim taahhüt olunduğu takdirde gabinden söz edilir. Gabin iş hukuku uygulamasında ise ibra sözleşmesini geçersiz kılan nedenlerden biridir ve bu durumda ibranamenin makbuz hükmünde olduğuna dair çok sayıda Yargıtay kararı da mevcuttur. Gabin, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan birisinin diğer tarafın müzayaka halinden (zor durumda, sıkıntı ve darlık içinde kalmasından), tecrübesizliğinden veya işi hafife almasından (düşüncesizlik ve uçarılık) yararlanmak suretiyle aşırı bir menfaat elde etmesi, edimler arası bir dengesizlik yaratması demektir. Görüldüğü üzere gabinin biri objektif diğeri de sübjektif olmak üzere iki koşulu bulunmaktadır. Bir sözleşmenin edimleri arasındaki aşırı oransızlık objektif unsuru oluşturmaktadır. Aşırı oransızlığın karşı tarafın özel durumundan yani müzayaka veya işi hafife almasından ya da tecrübesizliğinden bilerek yararlanması sonucu doğması gerekir ki bu da sübjektif unsuru oluşturmaktadır. Müzayaka esas itibariyle ciddi bir mali sıkıntı halini ifade eder. Bir kimse böyle bir sıkıntı içinde, diğer tarafın ileri sürebileceği ağır şartlara kolaylıkla razı olabilir.
Somut olaya gelince; ibraname ve feragatnamenin düzenlendiği tarih itibariyle mevcut olduğu saptanan gerçek alacak miktarı ile mutabık kalınan ve ödenen miktar arasında açık oransızlık bulunduğu gibi davalı vekili dahi 17.01.2013 tarihli duruşmada davacının ekonomik durumunun kötü olduğunu bildirerek anlaşmak istemesi üzerine söz konusu belgenin hazırlandığını beyan etmiştir. Diğer bir deyişle davacının müzayaka halinde olduğu bilinerek ibranamenin düzenlendiği giderek gabinin objektif ve sübjektif şartlarının oluştuğu ortadadır. Hal böyle olunca ibranamenin ve bu belgedeki feragat beyanının geçersiz olduğunun kabulü ile yapılan ödemenin makbuz hükmünde kabul edilerek mahsup edilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde ve özellikle, müzayaka halinde düzenlenen ibranamenin ve bu ibranamedeki feragat beyanının geçerli olmadığından yapılan ödemenin makbuz hükmünde kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
01.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.