Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/2713 E. 2014/20497 K. 20.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2713
KARAR NO : 2014/20497
KARAR TARİHİ : 20.10.2014

MAHKEMESİ : Kocaeli 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2011/512-2013/576

Davacı, Kurum işleminin iptaline davalı Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, yeniden önceki eşi ile evlenen davacının, boşandığı dönemde kendisine ödenen ölüm aylığı nedeni ile, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca davalı kuruma borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 25/11/1999 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, yaptığı başvuru sonucunda davalı kurum tarafından davacıya 1996 yılında ölen annesinden dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, davacının boşandığı eşi ile 26/10/2009 tarihinde yeniden evlenmesi üzerine re’sen başlatılan soruşturma sonucu kontrol memuru tarafından düzenlenen 22/04/2010 tarihli raporunda; davacının yerleşim yerinin bulunduğu O. mahallesi muhtarı N.. B.. ile yapılan görüşmede; davacı ve eski eşinin 28/01/2010 tarihinde O. Mah. D. Cad. No:.. Blok No:.. İ./K. adresine taşındıklarını, öncesinde H. mahallesinde oturduklarını belirtmiş, H. Mahallesi Muhtarı H.. K..’ın ise davacı ve boşandığı eşini tanadığını, H. mahallesinden oturduklarına dair beyanda bulunmuşlarsa da, bu mahallede fiilen oturmadıklarını, davacı ve eski eşinin 1999 yılında boşanmalarının ardından, o tarihten sonra ve halen K., Ç. mahalleleri ile sonrasında O. Mahallesinde birlikte yaşadıklarını beyan ettiği görülmüştür. Mahkemesince yaptırılan 22/12/2011 tarihli kolluk araştırmasında, davacının kayıtlı olduğu O. Mahallesi D.Caddesi no:.. B. Evleri Daire no:.. İ. adresinde yapılan çevre soruşturmasında, 2009 yılı itibari ile davacı ve eski eşinin bu adreste birlikte ikamet etmeye başladıkları tespit edilmiş, seçmen kayıtları incelendiğinde, davacı ve eski eşinin 2007 yılı seçimlerinde aynı sandıkta ardı ardına oy kullandıkları belirlenmiş, davacı ve eski eşinin, yeniden evlenene kadar aynı adreste kaydının bulunmadığı belirlenmiş, tutunak tanığı mahalle muhtarı H.. K..’ın mahkeme huzurunda alınan beyanında, davacı ve eski eşinin 1976 yılında H. mahallesinden taşındıklarını, nereye gittiklerini bilmediğini, kontrol memurlarınca düzenlenen tutanağı okumadan imzaladığını, davacının eşinden boşandığını duymadığını, boşandıktan sonra birlikte yaşadıklarını beyan etmediğini ifade ettiği; diğer tutanak tanığı N.. B..’ın ise davacıyı tanımadığını, davacının eşinin tanıdığını, 2010 yılı ncesi nerede yaşadıklarını bilmediğini söylediği görülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, denetim sırasında dinlenen tutunak tanığı Hacıhızır Mahallesi muhtarı H.. K..’ın davacı ve eski eşinin 1999 yılından sonra yeniden evlenene kadar birlikte yaşadıklarını beyan etmesine rağmen, mahkeme huzurunda alınan yeminli beyanında haklı-makul nedene dayanmaksızın önceki ifadelerinden vazgeçerek, düzenlenen tutanağı okumadan imzaladığını iddia etmesi nedeniyle kontrol memuru huzurundaki beyanının hükme esas alınması gerektiği hususu ile davacının eski eşinden 1999 yılında boşanmasına rağmen, 2007 yılı seçimlerinde aynı sandıkta ardı ardına oy kullanmaları ve davacının eski eşi ile 26/10/2009 tarihinde yeniden evlenmesinin, öncesinde de fiili birlikte yaşamın bulunduğu yönünde kuvvetli delil oluşturması hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.