YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2660
KARAR NO : 2014/6614
KARAR TARİHİ : 01.04.2014
MAHKEMESİ : Kırşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2013/732-2013/710
Davacı, Kurum işleminin iptaliyle, borçlu olmadığına ve kesilen aylıkların kesildiği tarihten itibaren iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi N.K. D.tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Davacı; 3201 sayılı Yasa’ya göre yurtdışı hizmetlerini borçlanarak bağlanan yaşlılık aylığının, Türkiye’de 1479 sayılı Yasa kapsamındaki çalışması nedeniyle iptal edildiğini, davalı Kurum tarafından yersiz ödendiği iddia edilen maaşlar ve primlere ilişkin olarak borç çıkarıldığını ve hakkında icra takibi başlatıldığını beyanla Kurum işleminin iptalini, davacının borçlu olmadığının tespini ve kesilen aylıkların kesildiği tarihten itibaren davacıya iadesini istemiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıya yurtdışı borçlanması da dikkate alınarak 29.09.2008 tarihli tahsis talebi gereğince yaşlılık aylığı bağlandığı, davalı Kurum’un 10.01.2011 tarihli yazısı ile davacıya; 23.10.2008 tarihinde vergi kaydı nedeni ile yaşlılık aylığının iptal edildiğinin, 22.10.2008 – 22.12.2010 tarihleri arasında 18.129,09 TL yersiz ödeme yapıldığının ve maaşından kesilen 2.039,81 TL SGDP mahsup edildiğinde geriye kalan 16.089,28 TL’nin ödenmesinin bildirildiği, davacının 23.10.2008 – 28.12.2010 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece ilk olarak, davalı Kurum’un işlemin iptali ile davacının bu işlem nedeni ile davalı Kurum’a borçlu olmadığının tespitine, bu işlem nedeni ile kesilen aylıkların davacıya kesildiği tarihten başlamak üzere işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesine, davacının 23.10.2008 – 22.10.2010 tarihleri arasında davalı Kurum’a Bağ-Kur prim borcu olmadığının tespitine karar verilmiş, anılan karar Daremizin 08.10.2013 tarih ve 2012/11993 esas, 2013/18302 karar sayılı bozma kararında; davacının 23.10.2008 – 28.12.2010 tarihleri arasındaki vergi kaydı dikkate alındığında, 5997 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile 3201 sayılı Yasa’nm 6/B maddesinde yapılan değişikliğin, yürürlüğe girdiği 19.06.2010 tarihinden önceki uyuşmazlıklara uygulanmasının mümkün olmadığı, ancak bu tarihten sonraki uyuşmazlıklar için uygulanabileceği gözardı edilerek ve 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi de dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının ve kabule göre de; davacının kesilen aylıkların iadesine ilişkin olarak faiz talebi bulunmadığı halde kesilen aylıkların kesildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek bozulmuş, ancak mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma ilamından sonra, davalı Kurumun 10.01.2011 tarih ve 42/1700618.İS/466957 sayılı işleminin iptaline, davacının 23.10.2008 – 19.06.2010 tarihleri arasında davalı Kurum’a Bağ-Kur prim borcu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 16.06.2010 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 5997 sayılı Yasa ile 3201 sayılı Yasanın 6/B maddesinde yapılan değişikliğin geçmişe yönelik uygulanıp uygulanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 3201 sayılı Yasa’nın 6. maddesinin “B” bendinde “Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan Türkiye’de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primi hakkındaki hükümleri, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için uygulanmaz.” düzenlemesine yer verilmiştir. Her ne kadar, anılan Yasada 19.06.2010 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5997 sayılı Yasanın 15. maddesi ile yapılan değişiklikle, 3201 sayılı Yasadan yararlanmak suretiyle aylık bağlananların, Türkiye’de sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışabileceği belirtilmiş ise de; yürürlük tarihi ve her yasanın kendi yürürlük döneminde uygulanması gerektiği gözetildiğinde, anılan değişikliğin sigortalı lehine uygulama olanağı bulunmamaktadır. Nitekim Hukuk Genel Kurulu’nun 15.06.2012 gün 2012/21-196 E., 2012/396 K. sayılı kararında da aynı husus benimsenmiştir.
Görüldüğü gibi, 19.06.2010 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 5997 sayılı Yasa ile yurtdışı hizmetlerini borçlanarak yaşlılık aylığı bağlananlara Türkiye’de destek primi ile çalışabilme imkanı sağlanmıştır. Ne var ki, anılan bu yasa hükmünün geçmişe de yürütüleceğine ilişkin bir geçiş hükmü getirilmemiştir. Böyle olunca, 05.08.2008 tarihinden 19.06.2010 tarihine kadar Türkiye’de sigortalı çalışanların aylıklarının kesilmesi zorunludur. Yasa’da açık düzenleme bulunan hallerde yorum kurallarına gidilmesi ve geçmişe yönelik uygulanması mümkün değildir.
Mahkemece; davacının 23.10.2008 – 28.12.2010 tarihleri arasındaki vergi kaydı dikkate alındığında, 5997 sayılı Yasa’nın 15. maddesi ile 3201 sayılı Yasa’nın 6/B maddesinde yapılan değişikliğin, yürürlüğe girdiği 19.06.2010 tarihinden önceki uyuşmazlıklara uygulanmasının mümkün olmadığı, ancak bu tarihten sonraki uyuşmazlıklar için uygulanabileceği gözardı edilerek ve 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi de dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Kabule göre de; dava kısmen kabul edilmesine rağmen davalı Kurum lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemiş olması hatalıdır.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.