Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/2657 E. 2014/20638 K. 21.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2657
KARAR NO : 2014/20638
KARAR TARİHİ : 21.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/12/2013
NUMARASI : 2013/61-2013/1141

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; Bozmaya uyarak ilamda yazılı nedenlerle 109.394.00 maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müstereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalılardan A..E. G. Tic. Ltd.Şti. vekilincede duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21/10/2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan A..E. G. Tic. Ltd.Şti. vekili Avukat D. Ş. ile diğer davalılar vekili Avukat Ö.B.geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava 27.12.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 40 oranında sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece Dairemizin gerçek ücretle maddi tazminat hesabının yapılması ile tazminattan Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilir bölümünün indirilmesi gerektiğine ilişkin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar davalılar vekilleri tarafından süresixnde temyiz edilmiştir.
Mahkemenin manevi tazminatın takdirine ilişkin kararı yerindedir. Maddi tazminatın hesaplanmasında ise hata yapıldığı görülmektedir.
Uyuşmazlık davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlal edilip edilmediğine ilişkindir.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır.
Usuli kazanılmış hakkın doğumundan sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır
Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir (Hukuk Genel Kurulu’nun 21.01.2004 gün, 2004/10-44 E. 2004/19 K.).
Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, 2001).
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı, 31.05.2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10.05.2006 gün ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı).
Gerçekten Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında, İnşaat Mühendisleri Odası tarafından bildiren ücretlerle davacının zararının hesaplandığı 06.03.2013 tarihli hesap bilirkişi raporuna ve hesaba esas alınan ücrete davacı tarafça itiraz edilmemiş buna karşılık davalı tarafça itiraz edilmiştir. Bu duruma göre davacının itirazının bulunmadığı ücretler bakımından davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu ve bu ücretleri aşar ücretlerle davacı zararının hesaplanmasının söz konusu olamayacağı ortadadır. Aksinin kabulünün itirazın, itiraz edenin aleyhine sonuç doğurması anlamına geleceği açıktır ki, hukuk düzeninin buna cevaz vermeyeceği de açıktır. Öte yandan bu durumun yukarıda açıklandığı gibi usuli kazanılmış hakkın istisnasını oluşturan bir durum olmadığı da bellidir. Hal böyle olunca da yerel mahkemece; davacının İnşaat Mühendisleri Odası tarafından bildiren ücretlere ve bu ücretlerle yapılan hesaba itirazının bulunmadığı halde davalı itirazı üzerine İnşaat Mühendisleri Odasının bildirdiği ücretleri aşar biçimde ücret bildiren Esnaf Sanatkar Odası tarafından bildiren ücretlerin tazminatın hesabında esas alınması davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olup bozma nedenidir.
Öte yandan davacının yargılama sırasında emekli olduğunun göz ardı edilerek 60 yaşa kadar aktif devre hesabının iş yeri ücretleriyle yapıldığı hesap raporunun hükme esas alınması da isabetsiz olmuştur. Dava iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Bu tür tazminat davalarında zarar hesabında hangi ücretin esas alınacağı önem arz etmektedir. Bu nedenle zararların tazmininde ana ilke gerçeğe en yakın ücretin esas alınmasıdır. Bilinen ve fiilen çalışılan dönem hesabında bilinen ücretlerin alınması esastır. Bilinen dönem dışında kalan çalışma dönem kazanç kaybı hesabı tamamen varsayıma dayalı hesaplanmaktadır. Somut olayda davacının 01.05.2012 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya başladığı dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır. Aksi kanıtlanmadığı sürece, emekli olduğu tarih ile 60 yaşı arasında kalan döneminde sigortalının elde edeceği ücretin asgari ücret olacağının kabulü ile tazminatının bu ücret üzerinden hesaplanması gerektiği dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Hal böyle olunca davacının emekli olduğu 01.05.2012 tarihi ile 60 yaşı arasındaki elde edeceği tazminatın asgari asgari ücret yerine emsal ücretin esas alınmak sureti ile hesaplanmasının yukarıdaki ilkelere aykırı olduğu ortadadır. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davalılar M.K., A.Ç. ve İ. Ç. İnş San Tic Ltd Şti vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, Davalılar yararına takdir edilen 1.100.00 TL avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine
21.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.