Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/26259 E. 2015/15984 K. 08.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/26259
KARAR NO : 2015/15984
KARAR TARİHİ : 08.09.2015

MAHKEMESİ : Bakırköy 22. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/04/2014
NUMARASI : 2013/335-2014/124

Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle, 379.330.00TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı ve davalılardan U.. A..vekillerince istenilmesi ve davalılardan U.. A.. vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08/09/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan U.. A.. vekili Avukat C..C.. Y.. ile karşı taraf vekili S.. D..T..geldiler. Diğer davalı adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R
Dava nitelikçe 19.05.2011 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan maddi zararları ile manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemenin, davacı K.. A.. bakımından maddi tazminat isteminin reddine, davacılardan anne B.. A.. ile baba S.. A..’na SGK Başkanlığı tarafından gelir bağlamadığı ve bu nedenle de peşin sermaye tablosunun bulunmadığı için hesaplanan zarardan indirime gidilmeyerek maddi tazminat istemlerinin kabulüne, davacı anne, baba ve kardeşlerin manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar davacılar vekili ile davalılardan Ulusoy Seyahat Nakliyat AŞ vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, nitelikçe zararlandırıcı sigorta olayı sonucu ölen işçinin hak sahiplerinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından karşılanmayan zararların giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle, mükerrer ödemeyi ve haksız zenginleşmeyi önlemek için Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerinin Kurumdan sorularak, bildirilen miktarın en son zarardan indirilmesi suretiyle tazminatın saptanması gerektiği, Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Bu bakımdan, öncelikle hak sahiplerine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, gelir bağlanmış ise, bildirilen miktarın, tazminattan düşülmesi, gelir bağlanmamış ise bu yön, hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden hak sahibine; gelir bağlanması için Sosyal Güvenlik Kurumuna başvuruda bulunulması ve giderek dava açılması için önel verilmesinde yasal zorunluluk olduğu açıktır. Başka bir anlatımla, hak sahibi tarafından Kurum aleyhine açılan davada, 5510 sayılı yasanın 34. maddelerinin öngördüğü koşulların oluşmadığının saptanması durumunda; hak sahibine, gelir bağlanmayacağı giderek, hak sahibinin, destekten yoksun kalma tazminat isteme hakkına sahip olmayacağı açık-seçiktir.
Somut olayda, hak sahibi anne ve baba yönünden ölüm geliri bağlanması için yapılan başvuru üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu’nun aylık gelirlerinin asgari ücretin net tutarından az bulunmadığından bahisle ölüm geliri talebinin ret olunduğu dosya içerisindeki cevabi yazı ile eklerinden anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş: Davacı anne B.. A.. ile baba S.. A..’na, ölüm geliri bağlanmasına yönelik istemlerini reddeden Kurum işlemine karşı 5510 sayılı Yasanın 17. Maddesi delaletiyle 34. maddeleri gereğince dava açması için mehil verilmek, bu dava sonucunda ölüm geliri bağlanırsa, bağlanan bu gelirin ilk peşin sermaye değeri getirilerek rücu edilebilir bölümü hesaplanan tazminattan indirilerek sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
Verilen önele rağmen dava açılmaması veya açılan davan sonunda ölüm gelirine hak kazanmadığının tespiti halinde ise yukarıda açıklandığı üzere anılan davacıların destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkına sahip olmayacağı açık-seçiktir.
Manevi tazminat gelince:
Davacıların çocuğu ve kardeşi olan sigortalı Kurtuluş Ayyıldızoğlu’nun öldüğü trafik iş kazasında ölen sigortalının kusurunun bulunmadığı, davalı sürücü Güral Durmaz’ın % 100 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez.
Bu ilkeler gözetildiğinde davacı anne ve babadan her biri yararına hüküm altına alınan 150.000,00’er TL ile davacı kardeşlerden her biri yararına hüküm altına alınan 50.000,00’er TL manevi tazminatın çok fazla olduğu açıkça belli olmaktadır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Ulusoy Seyahat Nakliyat AŞ vekilinin yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacılar vekilinin temyiz itirazları ile davalı Ulusoy Seyahat Nakliyat AŞ vekilinin sair temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, davalılardan U.. A.. yararına takdir edilen 1.100.00 TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalılardan U.. A.. İadesine,

08.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.