Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/2479 E. 2014/13398 K. 11.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2479
KARAR NO : 2014/13398
KARAR TARİHİ : 11.06.2014

MAHKEMESİ : Gebze 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 20/11/2012
NUMARASI : 2008/319-2012/634

Davacılar, murisinin iş kazası sonucu maluliyetten doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekillerince vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebepler ile temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacılar vekilinin tüm, davalı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, iş kazası sonucu % 41,2 maluliyete uğrayan davacılar murisi N.. K..’nın mirasçılarının maddi ve manevi zararlarının tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile maddi tazminatın SGK tarafından karşılanması nedeniyle reddine,60.000.00 TL manevi tazminatın davacılara veraset ilamındaki paylara göre ödenmek üzere davalıdan tahsiline,fazla istemin reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacılar murisinin 26.4.2007 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeni ile %41.2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı, Kurumca olayın iş kazası olarak kabul edildiği, sigortalının yargılama sırasında iş kazasına bağlı olmayan bir nedenden dolayı (sağ kalçada kitle) 12.10.2008 tarihinde vefat ettiği,bu nedenle sürekli iş göremezlik geliri bağlanamadığı,ancak sigortalının hak ettiği sürekli iş göremezlik geliri toplamının 8.262.02 TL olduğu, sigortalıya 11.024.57 TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği, hükme esas alınan 24.1.2011 tarihli üç kişilik iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen kusur raporuna göre anılan iş kazasında davalı işverenin %60 oranında, kazalı işçinin %40 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, 21.11.2011 tarihli hesap raporuna göre davacının karşılanmayan gerçek zararının 7.674.20 TL olduğunun tespit edildiği, ancak bu miktardan geçici iş göremezlik ödeneğinin ve sigortalının hak ettiği ancak alamadığı sürekli iş göremezlik gelirinin tenzil edilmediği anlaşılmıştır.
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O
halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına hükmedilen 60.000.00 TL manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu ortadadır.
O halde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve daha uygun bir miktara hükmedilmek üzere karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacılara yükletilmesine, 29/05/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.