Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/24106 E. 2014/27460 K. 16.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/24106
KARAR NO : 2014/27460
KARAR TARİHİ : 16.12.2014

MAHKEMESİ : İskenderun 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 12/06/2013
NUMARASI : 2007/625-2013/896

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 14.6.1980-26.5.2007 tarihleri arasında geçen ve kuruma eksik bildirilen hizmetlerinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 14.06.1980 – 26.05.2007 tarihleri arasında davalı işverene ait işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; davacının, davalı işverene ait … sicil numaralı Çukurova K. Taşlama Atölyesi ünvanlı işyerinde, 14.06.1980 – 10.02.2007 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücret üzerinden çalıştığı, bu çalışmalarından 4.912 gününün Kurum’a bildirilmediğinin tespitine, 02.03.2001 – 06.07.2001 döneminde ilişkin talebinin reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 13.01.1969 doğumlu olduğu, … sicil numaralı davalı işyerinin 27.11.1963 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı, bu işyerinin M. K. adına tescilli iken 07.08.1996 tarihinde davalı Y.. K..’a devredildiği, bu işyerinden davacı adına 01.09.1988 tarihinden itibaren çok sayıda işe giriş bildirgesi ve bu bildirgelere bağlı olarak 01.09.1988 – 10.02.2007 tarihleri arasında kısmi ve kesintili olarak çalışmaların bildirildiği anlaşılmaktadır.
Hizmet tesbiti davaları sonuçta, tesbiti istenilen süreye ilişkin sigorta primlerinin tahsili istemini de içerdiğine göre, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 80. maddesinin açık hükmü de dikkate alındığında, bu yolda yapılacak işlemin sonradan işverenin hak alanını da ilgilendireceği açıktır. Bu durumda, bu tür davalarda işverenin de taraf bulunması doğal ve hatta zorunludur. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması da bu doğrultudadır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 04.10.2000 gün ve E. 2000/21-1241, K.2000/1236 sayılı kararı da aynı esasları içermektedir.
Öte yandan, davacının babası da dahil bir çok tanık, davacının çırak olarak çalıştığını beyan etmelerine karşın bu yönden de gerekli olan araştırma yapılmamıştır.
506 sayılı Yasanın 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları…” uygulanmamaktadır. Davada tespiti istenen dönemde 05.07.1977 tarihinde yürürlüğe giren 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Yasası yürürlüktedir. Belirtilen nedenlerle çıraklık ilişkisi, çıraklık sözleşmesini düzenleyen 2089 sayılı Yasa’daki koşullar dikkate alınarak irdelenmelidir.
Öncelikle bir kimseye çırak denebilmesi için o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir.
Taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının belirtilen devrede çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Somut olayda; … sicil numaralı davalı işyeri M. K. adına tescilli iken 07.08.1996 tarihinde davalı Y.. K..’a devredildiği dikkate alınmadığı, davacının çalışmalarından çırak olarak geçen çalışması olup olmadığının araştırılmadığı, tanık beyanları çelişkili olmasına rağmen çelişkinin giderilmediği görülmüştür.
Yapılacak iş; … sicil numaralı davalı işyerinin M. K. adına tescilli iken 07.08.1996 tarihinde davalı Y.. K..’a devredildiğini gözönünde tutarak 07.08.1996 tarihinden önceki dönem yönünden işyeri sahibi olan Manuk Kaplan’ ı (sağ değilse mirasçılarını tespit ederek mirasçılarını) davaya dahil etmesi için davacıya süre vermek, ondan sonra bu davalı tarafından gösterilecek delilleri araştırmak, davacının çıraklık durumunu araştırmak, çırak olarak geçen sürelerin tespiti halinde bu süreyi hizmet tespitinden saymamak, re’sen seçilecek başkaca bordro tanıkları ile komşu işyeri tanıklarını dinlemek, her bir işveren açısından ayrı ayrı hüküm kurmak, davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı Y.. K..’a iadesine, 16.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.