Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/23850 E. 2014/27969 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/23850
KARAR NO : 2014/27969
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 14. İş Mahkemesi
TARİHİ : 11/07/2014
NUMARASI : 2009/169-2014/334

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, görevsizliğine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı ile bu dosyadaki davalı kat malikleri arasında herhangibir şekilde işçi işveren ilişkisinin bulunmadığı, davalıların Kazım Bingöl ile yaptıkları anlaşmanın ise istisna akdi olarak değerlendirilmesi gerektiği, davaya konu kazanın 5510 sayılı yasa uyarınca ve 506 sayılı yasa uyarınca iş kazası niteliğinde olmadığı ve açılan tazminat davasının genel hükümlere dayalı tazminat davası niteliğinde olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar vererek, görevli ve yetikili mahkeme olarak Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi gösterilmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığı öncelikle Kurum tarafından tespit olunacak bir husustur. Kurumun bir olayı iş kazası kabul etmemesi durumunda ilgililer işverenin yanında Kurumu da hasım göstererek iş kazası tespit davası açabilirler. Bunun yanında aksine olarak Kurumun bir olayı iş kazası kabul etmesi halinde ise ilgililer Kurumu da hasım gösterecekleri bir dava ile yine olayın iş kazası olmadığının tespitini her zaman mahkemelerden isteyebilirler. Bir olayın iş kazası olup olmadığının açık bir şekilde ortaya konulmasının zararlandırıcı olaya dair yapılacak yargılamada mahkemelerin görevine ilişkin de neticelerinin bulunması nedeniyle önemli olup bu ihtilaf yani olayın iş kazası olup olmadığına dair ihtilaf öncelikle Kurumun yapacağı tahkikata sonrasında ise tarafların açacağı tespit davalarının neticesine bağlı bir ihtilaf olup açılan tazminat davalarında öncelikle çözümü gereken bir husustur.
Somut olayda, Sosyal Güvenlik Kurumu Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı’nın 31/12/2010 tarih ve 309872/İNC-20 sayılı raporuyla olayın 5510 s. Kanun’un 13/1-a maddesi gereğince iş kazası olarak nitelendirildiği, davalı tarafın, kazanın, iş kazası olmadığına ilişkin itirazı var ise; Sosyal Güvenlik Kurumu’nu da hasım olarak göstermek suretiyle olayın iş kazası olmadığının tespiti davası açmak için önel verilerek bu davanın sonucu beklenmeden olayın iş kazası olarak nitelendirilemeyeceği gerekçesiyle eksik araştırma ile davanın görev yönünden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; olayın Kurumca iş kazası olarak kabul edildiği ve davada İş Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından işin esasına girmek; davalı tarafın, kazanın, iş kazası olmadığına ilişkin itirazı var ise; Sosyal Güvenlik Kurumu’nu da hasım göstermek suretiyle davacı aleyhine “olayın iş kazası olmadığının tespiti” davası açması için davalı tarafa önel vermek, açılacak tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak, verilen önelin sonucuna göre tüm delilleri bir arada değerlendirerek karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, prosedüre uygun biçimde olayın iş kazası sonucu meydana gelip gelmediği hususu açıklığa kavuşturulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri de amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine,. 22.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.