Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/23294 E. 2014/26449 K. 08.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/23294
KARAR NO : 2014/26449
KARAR TARİHİ : 08.12.2014

MAHKEMESİ : Uşak 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2014
NUMARASI : 2013/347-2014/281

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, 22.10.2009 tarihinde geçirdiği trafik iş kazasında yaralanarak %41 oranında sürekli iş göremezliğe maruz kalan sigortalının manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, tüm kusurun davacıda bulunması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, SGK Başkanlığınca iş kazası olarak kabul edilen zararlandırıcı olaya dair düzenlenen ve hükme esas alınan 12.05.2014 tarihli kusur raporunda tüm kusurun davacı kazalıda bulunduğunun belirtildiği, hükme esas alınan bu raporda olay tarihinde davacının araç kullanım sürelerini aşacak şekilde çalıştırıldığına dair takograf kayıtları, irsaliye ve tanık anlatımlarına dair dosyada delil bulunmadığı, kazalının kullandığı araca elverişli ehliyetinin bulunup tecrübeli bir çalışan olduğu, kazalının iş güvenlik eğitimi almamış olmasının ve sağlık raporunun bulunmamasının meydana gelen kaza ile ilgisinin olmadığı, zira kazanın çift şeritli yolun aniden tek şeride düşmesi ve davacının bunu fark edememesinden kaynaklandığının açıklanarak davalılara kusur izafe edilmediği anlaşılmıştır.
İş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle yapılan işin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken tedbirlerin neler olduğu İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün ilgili maddelerinin göz önünde tutulmak suretiyle,incelenmesi,işverenin hangi önlemi almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı, gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi gerekir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı kararı da aynı yöndedir ).
Bu açıklamadan olarak şüphesiz ki tarafların kusur durumu irdelenirken konusunda ehil bilirkişilere olayı inceletmek kadar olaya neden olan tüm saiklerin bir bütün olarak ele alınması ve bu kapsamda da taraflarca ortaya konulan iddia ve savunmalar ile tüm delillerin titizlikle değerlendirilerek kusurun aidiyeti ve oranına dair raporun oluşa uygun olup olmadığının tespiti gerekir.
Somut olayda, hükme esas alınan 12.05.2014 tarihli kusur raporunda davacının ileri sürdüğü aşırı çalıştırılma ve yorgunluk iddialarının bu hususlarda dosyada delil bulunmaması nedeniyle irdelenmediği belli olup bu haliyle anılan raporun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı açıktır. Zira yukarıda da değinildiği üzere iş kazası sonrasında tarafların kusur durumu incelenirken konusunda ehil bilirkişilere olayı bütün saikleri ile birlikte irdeletmek gerekir. Bu ise dosyanın bilirkişi heyetine tevdi öncesinde mahkemece tarafların iddia ve savunmalarına dair tüm delillerin titizlikle toplanması ile mümkündür. İşbu dosyada özellikle davacının aşırı ve yorgun çalıştırılma iddialarına ilişkin deliller araştırılmadan olay bilirkişiye inceletilmiş ve bu bilirkişi raporuna göre neticeye varılmıştır. Hal böyle olunca 12.05.2014 tarihli kusur raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olduğundan söz etme imkanı yoktur.
Yapılacak iş davacının aşırı çalıştırılma ve yorgunluk iddialarının araştırılması kapsamında kaza anında kullandığı aracın takograf kayıtları, sevk irsaliyeleri ve sair sefer sayısını belli edecek belgeler ile birlikte özellikle kaza günü öncesinde son kez ne zaman nereye sefere gönderildiği, seferden ne zaman döndüğü ve sonrasında yeniden ne zaman sefere gönderildiği gibi hususları yeterince araştırıp sonrasında toplanan delillere göre gerektiğinde dosyayı yeniden konusunda ehil bilirkişi heyetine inceletmek ve tüm delilleri bir arada değerlendirip neticesine göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 08.12.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.