Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/22400 E. 2014/27275 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/22400
KARAR NO : 2014/27275
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

MAHKEMESİ : Siirt 1. Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 21/01/2014
NUMARASI : 2011/1270-2014/14

Davacı, 83.428.64 TL’lik reçete bedelinin el koyma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Kurumdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Sosyal Güvenlik Kurum’u vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacı eczacı ile davalı Kurum arasındaki tip sözleşme gereğince kendisine ödenmeyen 83.428,64 TL reçete bedelinin davalı Kurum’dan tahsili istemine ilişkindir
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir
Görev konusu, kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemelerce, yargılamanın her aşamasında re’sen ele alınması gereken bir husustur.
İş Mahkemeleri, 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş olan istisnai nitelikte özel mahkemelerdir. 5510 sayılı Kanunun 101. maddesi, bu Kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceğini kurala bağlamıştır.
Somut olayda, mahkemenin görevini belirlerken, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hangi hukuki sebebe dayandığına bakmak gerekir.
Sağlık sigortası kapsamında sigortalı ve hak sahiplerine sağlık hizmeti sunmakta olan davalı Kurum, 5510 sayılı Kanunun 73. maddesi uyarınca eczanelerle sözleşme imzalayarak ilaç temin etmektedir. Dava konusu uyuşmazlık bu yetki çerçevesinde oluşan bir ihtilafa değil,bu yetkiye dayanarak yapılmış bir sözleşmeden çıkan uyuşmazlığa ilişkindir. Somut olayda uyuşmazlığın, taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılıktan kaynaklandığı belirgin olup, bu yönde, davada 5510 sayılı Kanunun uygulama yeri bulunmadığı gibi, uyuşmazlığın 5510 sayılı Kanunun uygulanmasından kaynaklandığını ortaya koyacak yasada başka bir hüküm de mevcut değildir. Aksine, sözleşme hükümlerine aykırılıktan doğan bu davanın yasal dayanağı Borçlar Kanununun 96 ve devamı maddeleri olduğundan, davanın İş Mahkemesinde değil, genel mahkemede görülmesi gerekir. Uygulamada gerek Dairemiz ve gerekse konu ile ilgili 13. Hukuk Dairesi ve Hukuk Genel Kurulu Kararları da bu yöndedir.
Öte yandan, İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir Asliye Hukuk Mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli Asliye Hukuk Mahkemesine açılan dava “İş Mahkemesi sıfatıyla ” açılmış ise davaya bakmaya İş Mahkemesi değil genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesi görevli ise mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda “İş mahkemesi sıfatıyla” baktığı davaya ara kararı ile “Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla” baktığını belirterek davaya bakmaya devam eder.
Yapılacak iş; ara kararı ile davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatı ile bakıldığı belirtilerek bir karar vermektir.
Açıklanan sebeplerle, mahkemece Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılarak çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, İş Mahkemesi sıfatıyla bakılmış olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Kurumun öteki itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 15.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.