Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/2163 E. 2014/9242 K. 28.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/2163
KARAR NO : 2014/9242
KARAR TARİHİ : 28.04.2014

MAHKEMESİ : Çerkezköy İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/11/2013
NUMARASI : 2012/36-2013/225

Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davacının tüm; davalının üçüncü bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
Dava, geçirdiği iş kazası sonucu sürekli iş göremezliği bulunan davacı sigortalının, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 14.301,85TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı işçinin iş kazası nedeniyle % 30,20 oranında sürekli iş göremezliğinin bulunduğu ve %30 oranında kusurlu olduğu; davalı işverenin ise %70 oranında kusurunun bulunduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 45.000 TL manevi ve 14.301,85 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
2-Her ne kadar mahkemece hükme esas alınan 10/09/2013 tarihli hesap raporunda, bakiye ömrün tespitinde Dairemizce benimsenen “PMF 1931” yaşam tablosu yerine, “TRH 2010” adında başkaca bir yaşam tablosu kullanılmış ise de, bu yönüyle açık temyiz bulunmadığından, ilgili husus bozma nedeni yapılmamıştır.
3- Öte yandan; Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir.
O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370
Bu ilkeler gözetildiğinde, davacı yararına hükmedilen 45.000 TL manevi tazminat fazladır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, 28/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.