Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/21548 E. 2015/17045 K. 28.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21548
KARAR NO : 2015/17045
KARAR TARİHİ : 28.09.2015

MAHKEMESİ : Düzce İş Mahkemesi
TARİHİ : 19/06/2014
NUMARASI : 2013/32-2014/632

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.11.1989 – 15.03.1990 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 01/11/1989-15/03/1990 tarihleri arasında davalı işyeri nezdinde sigortasız çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme tarafından davanın kısmen kabulü ile, davacının 01/11/1989-15/03/199tarihleri arasında davalı N.. D..’a ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delil ile ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 01/11/1989 tarihli davacı adına davalı işyerince düzenlenen işe giriş bildirgesinin Kurum kayıtlarına intikal etmiş olduğu, davacıya ait hizmet cetvelinde davacının hizmetlerinin 10/09/2011 tarihinden itibaren başlamış olduğu, davalı işyerinin 01/09/1989-30/05/1992 tarihleri arasında tavukçuluk faaliyetinden dolayı 506 sayılı Yasa kapsamına alınmış olduğu, davalı işyerine ait dönem bordrolarının Kurum’a verilmemiş olduğunun Kurum tarafından Mahkemeye bildirilmiş olduğu, davacı tarafından dosyaya sunulan 1989 yılı 3. dönem bordrosunda Kasım ayında 15 gün, Aralık ayında 15 gün olmak üzere toplam 30 günlük çalışma kaydının bulunduğu, aynı bordroda davacı dışında çalışan tek sigortalının K.. D.. olup sigortalıya ait hizmet cetvelinde davalı işyerinde geçen bu hizmetinin görülmediği, sigortalının duruşmalarda davacı tanığı olarak dinlenmiş olduğu, 31/10/1989 tarihli ve 30/11/1989 tarihli Eylül ve Ekim aylarına ilişkin prim tahsilat dekontunun dosyaya sunulmuş olduğu, 1989/10-12 ve 1990/1. aylarına ilişkin aylık prim belgesinde de 2 adet sigortalı çalışanın kaydının bulunduğu ve duruşma esnasında bordolu tanık ile davacı tanığının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda dinlenen bordrolu tanığın davalı işyerinde geçen hizmetinin 6(altı) ay olduğunu beyan etmesi karşısında davalı işyerinin kısmî dönem sigortalısı olarak çalışan tanığın beyanı ile hizmet hususunun hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde ispatının mümkün olmadığı ve bu tür davaların kamu düzenini ilgilendirdiği, re’sen araştırma yapılmasının gerekeceği göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Yapılacak iş, davalı işyerine ait Kurum’a bildirilmiş dönem bordrosu olmadığına göre bu dönemlerde çalışması bulunan davalı işyerine komşu olan işyerlerini S.. K.., Emniyet, Vergi Dairesi, Belediye, Meslek Odası gibi kuruluşlardan sorarak komşu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş sigortalı çalışanları belirlenerek bu kişilerin bilgilerine başvurmak ve olabildiğince tüm delilleri toplayıp bunları birlikte değerlendirerek sonucuna göre karar vermektir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum ve davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine
28.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.