Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/21200 E. 2015/16531 K. 14.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21200
KARAR NO : 2015/16531
KARAR TARİHİ : 14.09.2015

MAHKEMESİ : Serik 1. Asliye Hukuk( İŞ) Mahkemesi
TARİHİ : 30/04/2014
NUMARASI : 2008/288-2014/352

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı ile davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre, davacı ile davalılardan Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 20/02/2006-06/05/2006 tarihleri arası davalı işveren nezdinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı olduğu şekilde istemin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de, çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 06/05/2006 tarihinde davalı işveren nezdinde iş kazası geçirdiği, davacı adına müfettiş raporuna dayanılarak 06/05/2006 tarihli işe giriş bildirgesinin Kuruma verildiği, 06/05/2006-07/05/2006 tarihleri arası davalı işveren tarafından bir günlük bildirim yapıldığı, 2006/2-5. aylar arası dönem bordrolarının getirtildiği, davalı tarafından gösterilen bordro tanıkları, davacıyı tanımadıklarını, davacı tanıkları ise davacının çalıştığı yönünde beyanda bulundukları, davacının yaralanma nedeniyle kolluğa verdiği beyanda, işe işveren tarafından sağlanan araçla işe gittiklerini, olay günü yine servis aracıyla Cumali Köyünde oturan muhasebeciyi almak için giderken yolda aracın tekerinin patladığını ve olayda yaralandığını belirttiği, kazada aracı kullanan şahsın vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda, tanık beyanları arasında oluşan çelişkilerin giderilmediği, davacının yaralanma olayında araçta bulunan diğer şahıslar ile davacının kolluğa verdiği beyanda belirtiği muhasebeci olan şahsın tespit edilip beyanlarının alınmadığı, böylece çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmeden sonuca gidildiği görülmektedir.
Yapılacak iş; öncelikle dinlenen tanıkların dışında dosyadaki dönem bordrosundan başkaca bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, davacının yaralanma olayında araçta bulunan diğer şahıslar ile davacının kolluğu verdiği beyanda belirtiği muhasebeci olan şahsı tespit edip beyanlarını almak, tanık beyanları arasında oluşan çelişkileri gidermek, gerekirse Kurum, vergi idaresi, belediye ve emniyet müdürlüğü gibi kamu kurumları aracılığıyla tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
O halde, davacı ile davalılardan Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
14/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.