Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/21095 E. 2014/27615 K. 18.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21095
KARAR NO : 2014/27615
KARAR TARİHİ : 18.12.2014

MAHKEMESİ : Sakarya İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/04/2014
NUMARASI : 2013/277-2014/366

Davacı, kesilen aylığın kesilme tarihinden itibaren tekrar bağlanmasına, biriken aylıkların faiziyle tahsiline, borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının boşandığı eski eşiyle birlikte yaşamaya devam etmesi ve muvazaalı boşanmış olması sebebiyle ilk eşi A. Y.’den dolayı almakta olduğu ölüm aylığının durdurulması ve yersiz ödeme gerekçesiyle adına borç çıkarılmasına dair kurum işleminin iptali ile kesildiği tarihten itibaren yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
Hakkında verilen boşanma kararı kesinleşen davacıya ölü olan ilk eşi sigortalı A. Y. üzerinden hak sahibi eş sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının boşandığı eşi İ.. Y.. ile fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davalı Kurumca gerçekleştirilen işlemle 1.4.2012 tarihi itibariyle kesilerek yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk işleminin tesis edildiği anlaşılmakta olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile davalı Kurum işleminin iptali ile kesilen ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunun 56. maddesidir.
Somut olayda, davacının ilk eşi A. Y.’in 6.2.2009 tarihinde vefat ettiği ,davacıya ilk eşinin ölümünden sonra ölüm aylığı bağlandığı,13.7.2010 tarihinde davacının İ.. Y.. adlı kişi ile evlendiği,davacıya ilk eşinden dolayı bağlanan ölüm aylığının ikinci kez evlenmesi üzerine 1.4.2012 tarihinde kesilerek ,1.4.2012-24.11.2012 tarihleri arası 5746.02 TL borç aslı ile 302.44 TL faiz olmak üzere yersiz ödeme borcu tahakkuk ettirildiği, kontrol memuru raporunda yer alan muhtar beyanına göre boşanan eşlerin boşanma tarihinden sonra fiilen birlikte yaşamadıkları,ismini vermek istemeyen komşu beyanına göre, tarafların boşanma tarihinden sonrada bir arada yaşamaya devam ettikleri,eski eş İ.. Y..’ın beyanına göre de davacının ölüm aylığı almak amacıyla kendisinden boşandığını beyan ettiği ancak yargılama sırasında alınan beyanında ise boşanma tarihinden sonra bir araya gelmediklerini ayrı evlerde yaşamaya devam ettiklerini ancak ara sıra yemek ,çay yapmak üzere bir araya geldiklerini vurguladığı, nüfus hareketlerine göre boşanan tarafların ayrı adreslerde oturdukları ,davacı adına yargılama aşamasında kayıtlı su,telefon ve elektrik aboneliği kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 56.maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda, eylemi olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, Anayasanın 20. maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm deliller toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı,boşanma ilamı celbedilmeli,davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak, muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğünden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden kapsamlı Emniyet Müdürlüğü/ Jandarma Komutanlığı araştırması yapılmalı, anılan mahalle/köy muhtar ve azaların tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece dosya kapsamına göre yukarıda belirtilen araştırmalardan bir kısmı yapılmış ise de yapılan araştırma yeterli olmayıp, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşama olgusunun ispatı için yerine getirilmeyen araştırmaların yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda araştırılarak, davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşayıp yaşamadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip, sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucun davanın reddine karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 18.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.