Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/21005 E. 2014/25486 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21005
KARAR NO : 2014/25486
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 30/01/2013
NUMARASI : 2007/541-2013/12

Davacı, murisi ölüm aylığının geç bağlanmasından dolayı fark aylıkları ve bağlanan aylıklarının geç ödenmesinden doğan faiz alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacıların, murisinin Emekli Sandığına tabi hizmetleri ile iglili olarak yaptığı ihya işleminin geçerli olduğu ve ölüm tarihini takip eden ay başından itibaren ölüm aylığına hak kazandıklarının tespiti ile 01.12.2006 tarihine kadar aylıkların faizlerinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 14/11/2011 tarihli ve 30/11/2012 tarihli bilirkişi raporlarındaki tespit ve değerlendirmelere göre sigortalı İ.. N.. Y..vefatı nedeniyle davacılara 01/03/2000 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, davacı L.. Y..’in faiz alacağı olarak belirlenen 10.41 TL nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,diğer davacıların faiz alacak istemlerinin reddine,
Karar, davalı Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, davacıların murisinin ihya edilen 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi hizmetlerinden dolayı davacıların geriye dönük olarak ölüm aylığına hak kazanıp kazanamayacağına ilişkindir.
Davacıların murisinin ölmeden önceki son çalışmaları, 506 sayılı Kanun kapsamındadır. Buna göre 2829 sayılı Kanunun 8/2. maddesi uyarınca aylık bağlayacak olan kurum SSK’dır. Ancak 506 sayılı Kanun kapsamındaki hizmet süresi aylık bağlamaya yeterli değildir. Bu nedenle 2829 sayılı Kanunun 8/1. maddesine göre hizmetlerin birleştirilmesi gerekmektedir.
Bu hizmetlerden 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olan hizmetlerine ilişkin kesenekler aynı Kanunun 87. Maddesi gereğince ödendiğinden, bu hizmetin hak sahibi tarafından ihyası gerekmektedir.
5510 sayılı Yasa’nın “5434 sayılı Kanuna İlişkin Geçiş Hükümleri” başlıklı Geçici 4.maddesinin 4.fıkrasına göre “Bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır.” 12.5.2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin “5434 sayılı Kanuna tabi hizmeti bulunanlar hakkında uygulanacak işlemler” başlıklı Geçici 12. maddesinin 2. fıkrası uyarınca “birinci fıkra kapsamına girenlerin (bir süre iştirakçi olduktan sonra görevinden ayrılanların, iştirakçi iken, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanların, 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanların ve bu fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilenlerin dul ve yetimlerinin) aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile ölüm yardımı, evlenme ve emeklilik ikramiyeleri hakkında Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacıların ilk kez 31.03.2000 tarihinde ölüm aylığı için tahsis talebinde bulunduğu, talebin sigortalılık süresi yeterli olmadığından reddedildiği ve 30.04.2002 tarihinde hizmetleri yeterli olmadığından toplu ödeme yapıldığı, daha sonra murisin 5 yıl içinde başka bir sigortalı çalışması olmadığından dolayı tasfiye edilen Emekli Sandığına tabi 01.04.1980-30.01.1986 tarihleri arasındaki 5 yıl 10 ay sigortalılık süresinin ihyası için 05.10.2001 tarihinde müracaat ettikleri halde, talebin 2826 Sayılı kanuna göre
Murisin ölümünden itibaren 6 ay içinde müracaat edilmemesi nedeniyle reddedildiği, bunun üzerine 2003 yılında murisinin 01.11.1999-23.02.2000 tarihleri arasındaki sigortalı çalışmasının tespiti, emekli sandığındaki sürelerin ihyası ile bu sürenin SSK’daki hizmetleri ile birleştirilmesi ve murisin ölümünü takip eden aydan itibaren faizi ile ölüm aylığının tespiti ve bağlanması talebi ile dava açıldığı, mahkemece 2005 yılında davanın kabulüne murisin 530 günlük hizmet tespiti ile emekli sandığındaki hizmetinin ihyasına ve hizmetlerin birleştirilmesine karar verildiği, ancak kararda ölüm aylığının bağlanma talebine ilişkin hüküm kurulmadığı, söz konusu kararın Dairemizce onanarak kesinleştiği, Bu şekilde Kurum tarafından 08.11.2006 tarihi itibariyle davacıların murisinin emekli sandığına tabi çalışmasının ihya edildiği ve 01.12.2006 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmıştır.
Somut olayda; davacı murisi açısından 506 Sayılı Yasanın 60/c maddesindeki koşullar olsa da, bu koşullar 2003 yılında açılan ve 2005 yılında karara bağlanan dava sonucu ortaya çıkmıştır. Öte yandan davacılar toptan ödeme ile tasfiye edilen Emekli sandığı hizmetlerinin ihya suretiyle primlerini, 08.11.2006 tarihinde ödemişlerdir. Bu nedenlerle davacılara 01.03.2000 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmasının olanaklı olmadığı göz önünde tutulmaksızın davanın reddi yerine kısmen kabulüne dair hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de davacıların tümünün karar başlığında kimlik bilgilerinin yer almaması hatalı olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda yazılı olan gerekçelerle BOZULMASINA, 27.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.