Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/20964 E. 2014/22681 K. 04.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20964
KARAR NO : 2014/22681
KARAR TARİHİ : 04.11.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2013
NUMARASI : 2012/66-2013/234

Davacı, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, ödenmeyen aylıkların faiziyle tahsiline, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Davacı, 506 sayılı kanundan babasının ölümü nedeniyle bağlanan ölüm aylığının kendi çalışmalarından dolayı Bağ- Kur kapsamında 01/08/2010 tarihinde aylık bağlanması nedeniyle kesildiğini, kurum işleminin iptali ile ölüm aylığının yeniden bağlanmasını, ödenen ölüm aylıkları nedeniyle davalı kuruma borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Mahkeme, Davanın kabulü ile davalı SGK tarafından yapılan işlemin iptaline, davacının davalı kuruma borçlu olmadığının ve kesilen aylığın kesilme tarihi itibari ile tekrar bağlanarak ödenmesi gerektiğinin tespitine karar vermiştir.
506 sayılı yasanın 68/VI maddesinin açık hükmüne göre; ”Sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya buralardan gelir veya aylık almaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takibeden devre başından itibaren kesilir.”
Kanunda “kendi çalışmasından” bahsedilmesi, aylık talebinde bulunan kız çocuğuna hak sahibi olarak, kocası; babası veya çocuğundan bağlanan gelir veya aylık ile kendi sigortalılık sürelerinden (kendi çalışmasından) dolayı bağlanan gelir veya aylığının ayrı olduğunu vurgulama amacını taşımaktadır. “Kendi çalışmasını” eylemli olarak bedensel güç kullanılarak yapılan bir çalışma olarak algılamak, sosyal güvenlik hukuku ilkelerini dışlayarak “çalışma” kelimesinin sadece sözlük karşılığını esas almak olur ki, bu değerlendirmenin hukuki bir değerlendirme olarak kabulü mümkün değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 13/02/2013 tarih, 2012/21-742 E. 2013/228 K. sayılı kararı da aynı yöndedir.
Ayrıca, Mahkemenin vardığı sonuç herşeyden önce çalışarak yaşlılık aylığı bağlananlar ile fiilen çalışması olmadan yaşlılık aylığı bağlananlar arasında, izahı olanaklı olmayan bir eşitsizlik yaratmaktadır. Kaldı ki, sosyal güvenlik hukukumuzda fiili çalışması ile emekli olanlar veya fiili çalışması olmadan emekli olanlar şeklinde bir ayrım veya tanımlama yoktur. Yasa metninin böyle bir eşitsizliği amaçlamadığı, “kendi çalışmalarından” sözcüğünün sigortalının kendi sigortalılığına dayalı olarak bağlanacak gelir ve aylıklarını amaçladığı anlaşılmaktadır. Sigortalının hak sahibi olarak babasından aldığı ölüm aylığı dışında, kocasından, çocuklarından da ölüm aylığı veya geliri alması olanaklıdır. Yasa, temelde davacının kendisinin çalışması veya yaşlılık aylığına hak kazanması durumunda artık sigortalının, anasının veya babasının desteğine ihtiyacı kalmadığını kabul etmektedir. Aksine yorum, aktüeryal dengeler bakımından da olumsuz sonuçlara yol açar.
Mahkemece, davacının kendi çalışmasına dayanan bir aylık veya gelir almaması nedeniyle, babasından aldığı ölüm aylığının kesilemeyeceği kabul edilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya aykırı olmuştur.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 04/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.