Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/20733 E. 2015/16632 K. 15.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20733
KARAR NO : 2015/16632
KARAR TARİHİ : 15.09.2015

MAHKEMESİ : Dazkırı Asliye Hukuk ( İŞ) Mahkemesi
TARİHİ : 06/03/2014
NUMARASI : 2013/147-2014/22

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 1983 yılında 3 gün çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava; davacının davalı Belediyede 1983 yılında geçen ve Kuruma bildirilmeyen üç günlük çalışmasının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının 1983 yılı Eyül ayında üç gün çalışma süresinin olduğunun tespitine verilmiştir.
Uyuşmazlık; davada hak düşürücü sürenin gerçekleşip gerçekleşmediği ve fiili çalışmanın usulüne uygun şekilde ispatlanıp ispatlanamadığı noktasında toplanmaktadır.
Çalıştırılanlar, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 3. maddesinde belirtilen istisnalardan olmamak kaydıyla, 2. maddede öngörülen koşulların varlığı halinde kendiliğinden sigortalı sayılırlar.
Sigortalılar ile bunların işverenleri hakkında sigorta hak ve yükümlerinin sigortalının işe alındığı tarihten başlayacağına ilişkin norm, sigortalının kayıt altına alınabilmesi ile sonuç doğurur.
Bildirimsiz geçen çalışmaların tespitine ilişkin dava koşulları 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 79/10. maddesinde tanımlanmıştır. Bunlar; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılma, yönetmelikte tespit edilen belgelerinin Kuruma verilmemiş ya da çalışmaların Kurumca saptanamamış olması ile anılan davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması şeklinde sıralanabilir.
Sigortalı, bildirimsiz kalan çalışmalarının tespitini hak düşürücü sürenin işlemeye başladığı, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren beş yıl (20.06.1987 tarihinde on yıla çıkarılmıştı. Ancak 01.06.1994 tarihinde tekrar beş yıla indirildi.) içerisinde isteyebilir. Hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür.
İşverenin, sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği Kanunun 79/1. maddesinde açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde, işverence Kuruma verilecek belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vd. şeklinde sıralanmıştır. Bu belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir.
Somut olaya bakıldığında; dosya içerisinde davalı işveren tarafından davacı adına verilen işe giriş bildirgesi, davacının adının yer aldığı dönem bordroları, aylık sigorta primleri bildirgesi olmadığı gibi, davacının Kuruma bildirilen çalışmalarının olmadığı, buna rağmen Mahkemece sadece davacı tanıklarının beyanlarına dayanılarak hatalı şekilde kabul kararı verildiği görülmüştür.
Yapılacak iş, davalı Kurumdan ihtilaflı dönemde davalı işyerinde davacı adına işe giriş bildirgesi verilip verilmediğini sormak, verilmemiş ise ihtilaflı dönemde davacının adının yer aldığı davalı işyerine ait dönem bordrosu ve/veya aylık sigorta primleri bildirgesi verilip verilmediğini sormak bu belgelerden herhangi birisi yoksa hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilerek davanın reddine karar vermek, aksi halde hak düşücü sürenin geçmeyeceğini kabul ederek ihtilaflı dönemler yönünden davalı Belediyenin davacı ile ilgili olan yetkili şef, amir, müdür gibi yetkili kişilerini tespit ederek bu kişilerin beyanlarını almak, bu tanıkların davacının çalışmasını doğrulaması halinde Kuruma bildirilmeyen dönemlerde davacının ücretinin kim tarafından ne şekilde ödendiğini tespit etmek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurumun bu yöne ilişkin istemi kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.