Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/20532 E. 2015/6660 K. 30.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20532
KARAR NO : 2015/6660
KARAR TARİHİ : 30.03.2015

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacılar ve davalı vekillerince temyiz edilmesi ve davalı vekili tarafından duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
A- Somut olayda, 24.07.2014 tarihli kararı temyiz eden … Sigorta A.Ş’nin dava kendisine ihbar edilen ilgili olduğu ve Mahkemece sigorta şirketi aleyhine olarak verilen bir kararın da bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava kendisine ihbar olunan gerçek ve tüzel kişi, davada taraf sıfatını kazanamaz. Bir davada hüküm, davanın tarafları arasında kurulur. Bu nedenle hükmü temyiz etme hakkı sadece davada taraf olan kişilere aittir. Kural olarak kendisine dava ihbar olunan davaya katılmadıkça (müdahil olmadıkça) mahkemece verilen kararı temyiz etme hakkı yoktur. Ancak, mahkemece usul ve yasaya aykırı olarak taraf sıfatını almayan dava ihbar olunan kişi hakkında hüküm kurulmuşsa, ihbar olunan hükmün ancak kendisiyle ilgili bölümünü temyiz edebilir. İşbu davada ise ihbar olunan … Sigorta A.Ş. aleyhine bir hüküm kurulmadığından temyiz hakkı bulunmamakta olup temyiz itirazının reddi gerekmiştir.
B- Dava, 25.05.2009 tarihinde geçirdiği iş kazasında vefat eden sigortalının hak sahibi eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, davacı … için 85.449,58 TL, davacı … için için 74,30 TL, davacı … için için 60,50 TL maddi tazminat ile ölenin çocukları… ve …için ayrı ayrı 18.000,00’er TL, davacı eş … için ise 30.000,00 TL manevi tazminatın 31.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacılara ödenmesine. Davacı …’ın maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından davacılar murisinin vefatı ile neticelenen zararlandırıcı olayın iş kazası olduğu, kazalı Nevzat’ın ölüm sebebinin … tarafından motorin aspirasyonu sonrası gelişen komplikasyonlar olarak açıklandığı, kazanın oluşuna dair tarafların farklı anlatımlarının olduğu, davacıların bu olayın işveren tarafından verilen talimatın ifası sırasında meydana geldiği iddiası karşısında davalı işverenin kazalıya böyle bir talimat vermeyip kazalının işverene ait araçtan kendi şahsi aracına hortumla gizlice mazot çekerken
– kazalandığı savunmasında bulunduğu, gerek davacılar gerekse davalı işveren iddiaları kapsamında ceza soruşturması başlatıldığı, bu soruşturma neticesinde davalı şirket yetkililerinin kazalıya hortumla şirket aracından mazot çekilmesi hususunda talimat verildiğine dair delil elde edilememesi nedeniyle, yine davacılar yakınına atfedilen eylem bakımından ise kazalının vefatı nedeniyle takipsizlik kararı verildiği, hükme esas alınan 12.10.2013 tarihli kusur raporunda ölüm neticesini doğuran olayın davacılar anlatımına göre işveren talimatı ile kazalının hortumla mazot çektiği sırada gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiğinin zira davalı yanın savunmasına konu ettiği motorin hırsızlığı eylemi bakımından ceza yargılaması neticesinde kesinleşmiş maddi vakıaların bulunmadığı açıklamasının yapıldığı anlaşılmaktadır.
İş kazalarından kaynaklanan tazminat davalarının özelliği gereği, İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle yapılan işin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken tedbirlerin neler olduğu İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün ilgili maddelerinin göz önünde tutulmak suretiyle,incelenmesi,işverenin hangi önlemi almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı, gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi gerekir. (Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K.sayılı kararı da aynı yöndedir ).
Bu açıklamadan olarak şüphesiz ki tarafların kusur durumu irdelenirken konusunda ehil bilirkişilere olayı inceletmek kadar olaya neden olan tüm saiklerin bir bütün olarak ele alınması ve bu kapsamda da taraflarca ortaya konulan iddia ve savunmalar ile tüm delillerin titizlikle değerlendirilerek kusurun aidiyeti ve oranına dair raporun oluşa uygun olup olmadığının tespiti gerekir.
Somut olayda ise davacılar murisinin vefatı neticesini doğuran olaya dair daha kapsamlı araştırma yapılmadan neticeye varıldığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki; kazalının genzine mazot kaçması olayına dair doğrudan görgüye sahip kişilerin bulunmadığı dosya kapsamından anlaşılmakla birlikte kazalı ile aynı iş yerinde çalışan başkaca kişilerinde olduğu ve hatta bunlardan bazılarının olay anında davalı şirkete ait iş yerinde bulundukları anlaşılmaktadır. Buna göre özellikle olay günü iş yerinde başkaca ihtiyaçlarda kullanılmak üzere mazot ihtiyacının olup olmadığı, bu iş yerinde benzer uygulamaların öncesinde de yapılıp yapılmadığı ile yine mazot çekmek için kullanılan hortum ve olay yerinde bulunup çekilen mazotun aktarılacağı iddia olunan bidonların daha önceden bu iş yerinde görülüp görülmediği gibi olayın aydınlatılmasına yardımcı olacak hususların iş yerinde çalışan kişilerden sorulmadan eksik inceleme ile neticeye varılması doğru değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş yukarıda belirtilen hususlarda daha ayrıntılı araştırma yaparak buradan çıkacak neticeye göre gerektiğinde dosyayı yeniden konusunda ehil bilirkişi heyetine inceletmek ve tüm delilleri bir arada değerlendirip neticesine göre karar vermekten ibarettir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
Bunun yanında Mahkemenin kabul ve uygulama şekli bakımından da davacılar vekilinin 22.05.2014 tarihli ıslah dilekçesini Mahkemeye sunulması sırasında yalnızca ıslah harcını ödeyip ayrıca başvuru harcı ödememesine göre ıslah dilekçesinin bu hali ile birleştirme istemli ek dava olarak nitelendirilmesi imkanı bulunmadığı gözetildiğinde davacıların ayrıca manevi tazminat davası açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi de hatalı olmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1) İhbar olunan … Sigorta A.Ş. vekilinin temyizinin REDDİNE. 2) Davacı ve davalı vekillerinin temyizi bakımından 24.07.2014 tarihli kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacılar ve davalıya iadesine, 30.03.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.