Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/20477 E. 2014/26969 K. 11.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20477
KARAR NO : 2014/26969
KARAR TARİHİ : 11.12.2014

MAHKEMESİ : Akhisar 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2013
NUMARASI : 2012/678-2013/169

Davacı, işe giriş tarihinin 01/10/1982 olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin 1.10.1982 olarak tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizin 14.4.2014 tarih,2013/11953 Esas,2014/7851 sayılı kararı ile davacı adına düzenlenen 1.10.1982 tarihli işe giriş bildirgesi ve davaya konu işyeri sicil dosyasının getirtilmesi için geri çevrilmesine karar verilmiş ise de karar gereği yerine getirilmemiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından 506 sayılı Yasa’nın 108.maddesinin 1.fıkrasında; ” Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihdir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin Yasa’nın belirlediği biçimde (506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ve 5510 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi) eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu yön 506 sayılı Yasa’nın 6. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 7/a maddesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Bu bakımdan bu tür davalar yalnızca bir günlük çalışmanın tespitinden ibaret olarak görülmemeli, bir günlük çalışmanın kabulü ile saptanacak sigortalılık başlangıcının sigortalıya sağlayacağı sigortalılık süresi ile birlikte kazandıracağı haklar dikkate alınarak; davanın kamu düzenine ilişkin olduğu da gözetilerek davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığı yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmelidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 32030.45 sicil nolu işyerinden, davacı adına 1.10.1982 tarihli ilk işe giriş bildirgesinin kurum kayıtlarına intikal ettirildiği,ancak Kurumca bu işe girş tarihinin iptal edildiği, işyerinden kuruma verilen dönem bordrosunda sadece davacının yer aldığı,dinlenen davacı tanıklarının davacının çalışmasını doğruladıkları ancak dosya kapsamında 1.10.1982 tarihli işe giriş bildirgesinin aslının ve suretinin bulunmadığı, bulunmadığından bordro tanığı dinlenemediği,işyeri tescil dosyasının SGK Başkanlığından celbedilmediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, 1.10.1982 tarihli işe giriş bildirgesini ve işyerine ait tescil dosyasını Kurumdan celbetmek ,imzalı ücret tediye bordrolarını ve davacının işyeri özlük dosyasını getirtmek, işyerinin kapsama alınma tarihi ile tespiti istenen dönem içerisinde Kurum müfettişlerince yapılan bir inceleme olup olmadığının sormak, bordroda sadece davacının adı yer aldığından, Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinde benzer işi yapan işlerle uğraşan işverenler veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanların beyanlarına başvurmak, davacının sigorta sicil numarasının kurumun hangi ünitesince verildiği ve hangi yılın ve ayın serilerinden olduğunu sormak, sigortalı işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olup olmadığını belirlemek amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırmak, tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre fiili çalışmanın olup olmadığına karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,11.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.