Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/20463 E. 2014/23601 K. 11.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20463
KARAR NO : 2014/23601
KARAR TARİHİ : 11.11.2014

MAHKEMESİ : İmamoğlu Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2013
NUMARASI : 2011/210-2013/181

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Davacı, davalıya ait işyerinde 1999 yılından 2011 yılının 4. ayına kadar geçen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalıya ait çiftlikte çalıştığını beyan eden davacı adına davalı tarafından düzenlenen işe giriş bildirgesi ve bildirilen çalışma bulunmadığı, davalıya ait işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamında olmadığı, davacı tanıkları davacının davalıya ait çiftlikte kaldığını beyan ederek çalışmaları doğrularken, görevde olan muhtar ve azanın, davacının ürün ekimi ve hasat zamanında çalıştığını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527,30.6.1999 gün 1999/21-549-555,5.2.2003 gün 2003/21-35-64,15.10.2003 gün 2003/21-634-572,3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 10.11.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; tanık beyanları arasındaki çelişki giderilmeden ve tarım işlerindeki sürekli çalışmanın 506 sayılı Yasa kapsamında olduğu göz ardı edilerek, davacının hizmet akti ile çalışıp çalışmadığı şüpheden uzak şekilde ortaya konulmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; öncelikle davalının çiftliğine komşu çiftliklerde veya evlerde yaşayan kişileri zabıta marifeti ile tespit ettirmek, talep edilen dönemde muhtar ve aza olarak görev yapan kişileri Kaymakamlıktan sormak, tapu müdürlüğünden davalıya ait arazilerin bildirilmesini istemek, daha sonra ise; zabıta tarafından bildirilen tanıklar, davacının davalıya ait çiftlikte yaşadığını beyan eden tanıklar ve talep edilen dönemde muhtar ve aza olarak görev yapmış tanıklar da hazır bulunduğu halde mahallinde keşif yaparak; davacının çalıştığını iddia ettiği çiftlik/arazinin durumunu, varsa hayvaların cins ve sayısını tespit etmek, davacının ve davalının iddiaları doğrultusunda keşif sırasında hazır olan tanıkların davacının çalışmaları, çiftliğin işleri ve bu işlerin kim tarafından görüldüğü vs gibi konularda detaylı beyanlarını almak, davacı tanıklarının beyan ettikleri gibi davacının davalıya ait çiftlikte yaşayıp yaşamadığını tespit etmek, davalının çiftliğinin ve arazisinin özelliklerini belirleyerek, davalıdan söz konusu çiftlik ve arazinin bakımı, sürülmesi, hasat yapılması gibi işler ile gündelik işleri nasıl yürüttüğünü açıklamasını istemek, hazır olan tanıkların, davalının ve davacının beyanları doğrultusunda ortaya çıkacak yeni durumlar gereğince yapılacak keşif sırasında incelemeler yapmak, ayrıca davacıya, davalının işlerini takip ettiğine dair elinde fatura vs gibi belgeler bulunup bulunmadığını sormak ve toplanan deliller ışığında, gerekli görülür ise dosya uzman bir bilirkişiye tevdi edilerek davacının çalışmalarının part-time olup olmadığı hususu da değerlendirilerek, varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.