YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20461
KARAR NO : 2014/22654
KARAR TARİHİ : 04.11.2014
MAHKEMESİ : Bakırköy 6. İş Mahkemesi
TARİHİ : 01/10/2013
NUMARASI : 2010/671-2013/515
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/02/1990-01/02/1992 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Dava; davacının davalı işyerinde 01.02.1990 tarihinden itibaren 2 yıl çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı kahvehane işyerinde garson olarak çalıştığını beyan eden davacı adına davalı işverence 01.02.1990 tarihli işe giriş bildirgesi düzenlendiği, ancak davalı Kurum’a bildirilen çalışma bulunmadığı, dosyada mevcut işe giriş bildirgesindeki davalı imzası üzerinde yapılan incelemede; imzanın davalıya ait olduğunun tespit edildiği, davalı işverenin 01.02.1987 – 02.05.2001 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527,30.6.1999 gün 1999/21-549-555,5.2.2003 gün 2003/21-35-64,15.10.2003 gün 2003/21-634-572,3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 10.11.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda ise yukarıda belirtilen şekilde araştırma yapılmadan, davacının çalışmaları tereddüte mahal vermeyecek şekilde ortaya konulmadan sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; davacının talep ettiği dönemde davalı işyerine komşu işyeri sahipleri ile bu işyerlerindeki çalışmaları kayıtlara geçmiş çalışanları zabıta marifetiyle veya davalı Kurum’dan sorarak tespit etmek ve komşu işyeri tanığı olarak dinlemek, davacı tarafından davalı Kurum kontrol memurlarının inceleme yapmaları nedeni ile davalının bildirge verdiği beyan edildiğinden, davalı Kurum’dan davalıya ait işyerinde yapılmış bir inceleme bulunup bulunmadığını sormak ve böylece toplanan deliller ışığında varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan Aziz İlhan’a iadesine
04.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.