Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/20459 E. 2014/24752 K. 20.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20459
KARAR NO : 2014/24752
KARAR TARİHİ : 20.11.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 5. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/06/2013
NUMARASI : 2011/269-2013/409

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 20.11.2004-01.10.2008 tarihleri arasında kesintisiz olarak davalı işverene ait iş yerinde geçen ve Kuruma eksik bildirilen 796 gün sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde yazılı olduğu şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı tarafından 1057594 ve 1154538 sigorta sicil sayılı iş yerlerinden davacı adına düzenlenen 31.01.2008, 19.06.2006, 20.03.2006 tarihli işe giriş bildirgelerinin verildiği ve 23/12/2005-01/01/2006, 22/03/2006-05/08/2006, 21/09/2006-2007/02 tarihleri arasında 1057594 sigorta sicil sayılı iş yerinde ve 2007/03 -31/01/2008, 01/02/2008-29/02/2008, 25/03/2008-07/08/2008 tarihleri arasında 1154538 sigorta sicil sayılı iş yerinde geçen bir kısım çalışmalarının Kuruma bildirildiği, dönem bordrolarının bulunduğu ancak dinlenen tanıkların tespiti istenen dönemi doğrulamadığı, davacı adına düzenlenen belgeler ile imzalı hesap pusulalarının sunulduğu, mahkemece kabul edilen aylara ilişkin imzalı hesap pusulalarının bulunmasına ve imzasının inkar edilmemesine rağmen, bu hususları irdelemeyen yetersiz ve denetime elverişsiz bilirkişi raporunun hükme esas alındığı anlaşılmaktadır.
Gerçekten, davacının, işyerindeki bir kısım çalışmaları aylık bordrolara dayanılarak Kuruma kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. İmzalı hesap pusulaları davacı çalışmalarının işyerinde otuz günün altında geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise, eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır. Davalı işveren tarafından bir kısım imzalı hesap pusulası ibraz edilmiştir. Bu hesap pusulalarının hepsinin imzalı olduğu görülmüştür. Davalı tarafından imzalı hesap pusulası ibraz edilen, ancak davacı tarafından aksi yazılı delil sunulamayan bu aylardaki bildirilmeyen süreler yönünden ret kararı vermek gerekmektedir.
Yapılacak iş, dava konusu yapılan çalışma döneminin tamamında, imzalı hesap pusulası olan dönemlerde imzalı hesap pusulası kadar, imzalı ücret bordrosu olmayan veya olup da itiraz edilen imzaların davacıya ait olmadığı anlaşılan dönemlerde dava konusu edilen döneme ait dönem bordrolarını getirtip davalı işyerinin kanun kapsamına alındığı tarihi araştırmak, dönem bordrolarında ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle davalı işyerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını alıp çalışmanın niteliğini ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra davacının çalışmasının sürekli çalışma olduğu anlaşılırsa sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan İ.. A…’ne iadesine, 20/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.