Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/20039 E. 2014/25345 K. 27.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20039
KARAR NO : 2014/25345
KARAR TARİHİ : 27.11.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2013
NUMARASI : 2013/167-2013/155

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/01/1996-30/02/2010 tarihleri arasında çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 1.1.1996-30.2.2010 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik bildirilen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 1.1.1996-30.6.2005,1.7.2006-28.12.2010tarihleri arasında davalı M.. A.. Y..’a ait işyerinde çalıştığının tespitine hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden;davalı M.. A.. Y..’a ait 81028818 siicil numaralı işyerinden davacı adına 26.4.2003-5.11.2004 tarihleri arasında sigortalı hizmet bildiriminde bulunulduğu,davacının tespit istemine konu dönemde başka herhangi bir işyerinde sigortalı çalışmasının bulunmadığı,davalı M.. A.. Y..’a ait 103.. sicil numaralı işyerinin Alüminyum doğrama işi üzerine olup 10.7.1996 tarihinde 506 Sayılı Yasa kapsamına alındığı ve halen faal olduğu,davalı adına tescil kaydı bulunan 102.. sicil numaralı işyerinin ise 10.5.1997 tarihinde anılan yasa kapsamına alındığı,davalıya ait 10… sicil numaralı Alüminyum doğrama işyerine ilişkin 1996/2-2010/4.aya ilişkin dönem bordrolarının celbedildiği,ancak davacı adına sigortalı hizmet bildirimi yapılan davalıya ait 102.. sicil numaralı işyerine ilişkin dönem bordrolarının celbedilmediği,davacının alüminyum doğrama işi nedeniyle 1.12.1989 tarihinde vergi kaydının başlayıp 31.12.1993 tarihinde kapatıldığı,davalının vergi kaydının ise alüminyum doğrama işinden dolayı 1.12.1995 tarihinde başladığı ve halen faal olduğu,davacının tespit istemine konu dönem içinde Limited şirket ortaklığının bulunduğu,davacı ve tanık sıfatı ile beyanı alınan A.. B.. arasında akdedilen 1.7.2005 tarihli kira sözleşmesi ile plastik pencere ve kapı montajı işi için dükkan kiralandığı,davacının 1.10.2008 tarihinden itibaren zorunlu Bağ-Kur sigortalılığının bulunduğu,dinlenen tanık beyanlarına göre davacının davalının damadı olduğu anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş;davalı M.. A.. Y..’a ait 777032.034 ve 102.. sicil numaralı işyeri dosyaları ve bahsi geçen işyerlerinin Kurum nezdindeki ihtilaf konusu döneme ait dönem bordroları celp edilerek, tespiti istenen dönemde çalışması bulunan bordro tanıklarının adresini Sosyal Güvenlik Kurumu ve zabıta marifetiyle araştırıp, tespit ederek bu tanıkları dinlemek, bordrolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya bunların tanıklığıyla yetinilmediği taktirde, SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, tanık beyanları arasındaki çelişkiyi gidermek ,davacının aile nüfus kaydını celbedip taraflar arasında sıhri hısımlık olup olmadığını belirlemek ,var ise işverenin damadı olan işçisinin çalışmalarını Kuruma bildirmemesinin hayatın olağan akışına uygun olup olmadığını değerlendirmek,davacıya ait Bağ-Kur sigortalı dosyasını celbedip sigortalılığının dayanağı olan faaliyeti belirlemek ,yine davacıya ilişkin şirket ortaklığına ilişkin tüm kayıtları Ticaret Sicil müdürlüğünden celbetmek, dosya kapsamında bulunan davacı adına olan kartvizitleri davacıya açıklattırmak,davacının işe giriş ve çıkış sürelerini net belirlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10 maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı ve davalılardan M.. T..’e iadesine
27/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.