Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/19807 E. 2014/26690 K. 09.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19807
KARAR NO : 2014/26690
KARAR TARİHİ : 09.12.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 14. İş Mahkemesi
TARİHİ : 08/03/2013
NUMARASI : 2012/271-2013/282

Davacı, 10.3.2006-31.7.2011 tarihleri arasındaki bağ-kur kaydının çifte sigortalılık olması nedeniyle terkine, bu dönemlere ait bağ-kur prim borçlarının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava; davacının 10.03.2006 – 31.07.2011 tarihleri arasındaki Bağ-Kur sigortalılığının ve prim borçlarının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 03.08.2011 tarihli tahsis talebinin davalı Kurum tarafından en son çalışmasının 5510 sayılı Yasa’nın 4/b maddesi kapsamında olduğu ve prim borcu bulunduğundan bahisle reddedildiği, davacının 15.02.1990 – 31.12.1993, 01.01.1994 – 30.04.1995 ve 01.01.2007 – 31.12.2007 tarihleri arasında vergi kaydı, 20.01.1997 – 07.11.2005 tarihleri arasında oda kaydı ve 12.04.2000 – 08.11.2005 tarihleri arasında sicil kaydı bulunduğu, ayrıca davacının 30.04.1995 tarihi itibari ile limited şirket ortağı olduğu ve 29.09.2011 tarihinde ortaklıktan ayrıldığı, SSK’lı çalışmalarının ise; 01.12.1985 – 28.02.1989, 10.03.2006 – 19.04.2006, 20.04.2006 – 31.12.2007, 15.01.2008 – 31.07.2010 ve 06.08.2010 – 31.07.2011 tarihleri arasında olduğu, davalı Kurum tarafından davacının ilk olarak vergi ve oda kayıtları gereğince 15.02.1990 – 30.04.1995 ve 20.01.1997 – 29.12.2005 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı sayıldığı, ancak daha sonra 30.04.1995 tarihinde başlayan limited şirket ortaklığı nedeni ile davacının 15.02.1990 tarihinden itibaren kesintisiz olarak Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.
“Çakışan sigortalılık sorununu” gerek 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ve gerekse 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu birbirlerine paralel düzenlemeler ile bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olmasını yasaklayıp sigortalının önceden başlayıp devam eden sigortalılığına geçerlik tanıyarak çözüme ulaştırmaya çalışmışlardır. Yasa sistemimize göre; bir kimsenin 506 sayılı Yasa kapsamına girebilmesi için hizmet akdine tabi bir işte çalışması yanında başka bir sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması gerekir. Anılan Yasa’nın 3. maddesinin I. ( F ) bendinde “Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanların” ( K ) bendinde ise “Herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına çalışanların” sigortalı sayılmayacağı belirtilmiştir. Aynı şekilde 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun 24. maddesinin I. ve II. Fıkralarında da bir kimsenin 1479 sayılı Yasa kapsamına girebilmesi için kendi adına bağımsız çalışıp kazanç sağlaması yanında başkaca sosyal güvenlik kurumu kapsamında bulunmaması koşulu getirilmiştir. Bütün bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp önceden başlayıp devam ede gelen sigortalılığa geçerlik tanınmaktadır (03.10.2001 gün ve E: 2001/21-627, K: 2001/659 Sayılı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı).
Aynı şekilde; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa’nın 53/1 maddesinde; “Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tâbi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı” bildirilmiştir. 03.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasanın 33 maddesi ile değiştirilen ve 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Yasa’nın sigortalılık hallerinin birleşmesi başlıklı 53/1 maddesinde ise “Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çakışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılacağı” belirtilmiş ve aynı yasanın Geçici 33 maddesinde ise “Kanun’un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişiklikler, bu değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmaz ” hükmü getirilmiştir.
Somut olayda; davacının 30.04.1995 tarihinden itibaren aralıksız olarak devam eden limited şirket ortaklığı dolayısıyla, yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince, talep edilen tarihler arasında Bağ-Kur sigortalısı olduğu göz ardı edilerek sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.