Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/19150 E. 2014/21070 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19150
KARAR NO : 2014/21070
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 12. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/06/2013
NUMARASI : 2012/282-2013/412

Davacı, geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun ve maluliyet oranının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının 09.08.2004 tarihinde davalı işyerinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun ve maluliyet oranının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Uyuşmazlık iş kazasının olduğu tarihte davacının işveren nezdinde çalışıp çalışmadığı ve olay günü yaşanan kazanın iş kazası olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İş kazasının tespiti, giderek bundan kaynaklanan maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkin bu tür davalar 506 sayılı Yasa’nın 11. maddesinden ve 5510 sayılı Yasa’nın 13.maddesinden kaynaklanmaktadır. Anılan maddeye göre, iş kazası, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla, sigortalının, işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmeleri sırasında sigortalıyı hemen veya bedence veya ruhça arızaya uğratan olaylardır. Zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması için, sigorta olayına maruz kalan kişinin sigortalı olması ve sigorta olayının maddede sayılı sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, sigorta olayının, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Yapılan işin yürütüldüğü iş yerinde, yapılan iş sırasında ve iş süresi içerisinde gerçekleşmesi gerekir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının işe giriş bildirgesinin ve davalı işveren yanında sigorta bildiriminin yapılmadığı, davacının davalı paketleme işçisi olarak 09.08.2004 günü çalıştığı sırada kaza geçirdiğini iddia ettiği, davalı işverenin ise davacının işyerinde çalışmadığını ve dava konusu tarihte misafir olarak işyerine gelip kendi isteği ile yardım ettiği sırada kaza geçirdiğini savunduğu, 27.10.2004 tarihli teftiş raporunda iş kazası olduğunun tespit edildiği, davacının olay günlü geçici hastane raporunda kamyondan düşme sonucu yaralandığının belirtildiği, Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2004/1061 Esas sayılı dosyasında davalı işverenin taksirle yaralamadan dolayı cezalandırılmasına karar verildiği, sözkonusu kararın gerekçesinde müdahilin sanığın işyerinde işçi olarak çalıştığı sırada geçirdiği kaza sonucu yaralandığının ifade edildiği, anlaşılmaktadır. Ayrıca 10.08.2004 tarihli bilirkişi raporuna dolayısıyla karara esas alınmış davacıya ve tanıklara ait önemli ifadeler ile SGK’nın 26.01.2005 tarihi raporunun dosya arasında olmadığı halde hükme esas alındığı, mahkemece başka tanıklar da dinlenerek tanık ifadeleri arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiği, iddia edilen yaralanma olayının meydana geldiği tarih itibariyle davalı işyerinde tüm bordrolu çalışanların ve komşu işyeri çalışanlarının tespit edilip dinlenmediği anlaşılmaktadır.
Öte yandan, mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde bir değerlendirme yapılmadığı gibi hükme esas alınan bilirkişi raporunda dayanılan önemli tanık beyanları ile SGK’nun 26.01.2005 tarihli raporunun dosya arasına alınıp belgelendirilmeden hükme dayanak yapılması da usule aykırıdır.
Mahkemece yapılacak iş, öncelikle hükme dayanak yapıldığı halde dosya arasında olmayan tanık beyanları ile SGK raporunu dosya arasına getirterek, yaralanmanın meydana geldiği tarih itibariyle öncelikle davalı işyerinin ihtilaflı döneme ilişkin dönem bordrolarını davalı Kurumdan istemek, ardından bordrolarda kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek davacının davalı işyeri çalışanı olup olmadığı konusunda yöntemince beyanlarını almak, tanık beyanları arasındaki çelişkiyi giderip, davalı işveren tarafından davacının o tarihte çalışmadığı savunulduğundan çalışma olgusunun varlığını araştırarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.