Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/19089 E. 2014/21728 K. 28.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/19089
KARAR NO : 2014/21728
KARAR TARİHİ : 28.10.2014

MAHKEMESİ : Manisa 2. İş Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2010/383-2013/334

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava; davacının davalı işyerinde 1990 yılından 2002 yılına kadar geçen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 01.09.1990 tarihiyle işe başladığının ve aralıklı olarak 01.01.2002 tarihine kadar toplam 2101 gün çalıştığının, 425 gününün davalı Kurum’a bildirildiğinin, 1.676 gününün ise davalı Kurum’a bildirilmediğinin tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; kahvehanede garson olarak çalıştığını beyan eden davacı adına davalı işyerinden kısmi çalışmaların bildirildiği, davacının 23.05.1995 – 23.11.1996 tarihleri arasında askerlik yaptığı, her ne kadar bordro tanıkları davacının davalı işyerinde sürekli olarak çalıştığını beyan etmişlerse de davacının talep ettiği dönem içerisinde dava dışı başka işyerlerinden de kısmi çalışmalar bildirildiği, söz konusu işyerleri ile davalı işyeri arasında bağlantı bulunmadığı, bu itibarla bordro tanıklarının beyanlarının dava dışı işyerlerinden bildirilen çalışmalar ile çeliştiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527,30.6.1999 gün 1999/21-549-555,5.2.2003 gün 2003/21-35-64,15.10.2003 gün 2003/21-634-572,3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 10.11.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; her ne kadar bordro tanıkları, davacının davalı yanındaki çalışmalarının sürekli olduğunu beyan etmişlerse de talep edilen dönemde başka işyerlerinden de bildirilen çalışmalar bulunduğu anlaşılmakla, tanık beyanlarındaki çelişki giderilmeden sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; dosyada mevcut dönem bordrolarında isimleri bulunan diğer bordro tanıklarını da dinlemek, bordro tanıklarının beyanları yeterli görülmez ya da bordro tanıklarına ulaşılamaz ise talep edilen dönemde bu işyerine komşu işyeri sahipleri ile çalışanlarını tespit edip bu kişilerin de beyanlarına başvurmak ve toplanan deliller ışığında varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.