Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/18983 E. 2014/21715 K. 28.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18983
KARAR NO : 2014/21715
KARAR TARİHİ : 28.10.2014

MAHKEMESİ : Isparta İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2013
NUMARASI : 2012/54-2013/325

Davacı, geçirdiği iş kazasında kusur oranının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Davacı, 28.09.2009 tarihinde iş kazası geçirdiğini beyanla kusur oranının tespitini istemiştir.
Mahkemece; davacının 28.09.2009 tarihinde iş kazası geçirerek yaralandığı olayda bilirkişi raporuna göre davalı işverenin % 50 oranında, davacının % 50 oranında kusurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı, 28.09.2009 tarihinde gece vardiyasında hallaç makinesinde çalışmakta iken makinenin tıkandığı ve durduğu, davacının ilk olarak tıkanıklığı maşa ile gidermeyi denediği, ancak başaramadığı, daha sonra elini soktuğu, makine durmasına rağmen silindirler yavaşlayarak durduğu için eline düştüğü ve davacının yaralandığı, davalı Kurum tarafından davacının %22 oranında malul olduğunun bildirildiği ve 22.06.2011 tarihli müfettiş raporu ile olayın iş kazası olduğunun tespit edildiği, bilirkişi heyetince düzenlenen rapor gereğince mahkemece hükümdeki gibi karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 106. maddesinde; “Tespit davası yoluyla mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” hükmü yer almaktadır.
Anılan Yasa maddesi gereğince; bir tespit davasının kabule şayan olabilmesi için bu davanın konusunu oluşturan hukuki ilişkinin var olup olmadığının mahkemece hemen tespit edilmesinde davacının menfaatinin (hukuki yararının) bulunması gerekir. Tespit davasında davacı, kendisi için söz konusu olan tehlikeli veya tereddütlü durumun ortaya çıkaracağı zararın, ancak tespit davası ile giderilebileceğini kanıtlamalıdır.
Somut olayda ise; davacının, dava dilekçesinde herhangi bir tazminat talebinde bulunmadığı, geçirdiği iş kazasındaki kusur oranının tespitini talep ettiği, sadece kusur oranının tespitini içeren bir mahkeme kararının infaz kabiliyetinin bulunmadığı, kusur oranının tespitine yönelik bir kararın infazı için davacının maddi-manevi zararlarının tazminine yönelik bir eda davası açması gerektiği, ancak maddi-manevi tazminat davalarında kusur oranının mahkemece herhalde değerlendirileceği, bu itibarla sadece kusur oranının tespitine yönelik bir davada davacının hukuki yararının bulunmadığı gözardı edilerek, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılardan Ö.. A..’ne iadesine, 28/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.