Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/18682 E. 2014/27409 K. 15.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18682
KARAR NO : 2014/27409
KARAR TARİHİ : 15.12.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2014
NUMARASI : 2012/560-2014/209

Davacı, Kuruma borcu olmadığının tespitine, davalı kuruma kesilen aylığın yeniden bağlanmasına, kesilen aylıkların faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava; davacının aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca iptal eden kurum işleminin iptali ile ödenmeyen aylıkların yasal faizi ile birlikte tahsili ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının eski eşinden TMK.nun 166/3. fıkrası uyarınca anlaşmalı olarak 08/07/2002 kesinleşme tarihli ilam ile boşandığı, 02/08/2002 tarihli başvurusu üzerine, davacıya 1991 yılında ölen annesinden dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, telefon ihbarı üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, kontrol memuru tarafından tutulan 21/11/2011 tarihli rapora göre; eski eşin kayıtlı olduğu K. Mah. İ. Cad. No:…/…/… K. Sitesi Büyükçekmece/İstanbul adesinde yapılan araştırmada davacı ve eski eşinin bu adreste birlikte yaşadıkları, bu adresi yazlık olarak kullandıkları, kış aylarında ise genellikle Beylikdüzü’nde kaldıkları tespit edilmiş olup, K. sitesinin kapıcısı Z. A.’ın alınan beyanında, 4 yıldır bu sitenin kapıcısı olduğunu, işe girmeden önce de davacının eşi ve çocukları ile burada yaşadığını, yazları ve hafta sonları burada kaldıklarını bildirmiştir. Davacının kayıtlarda yer alan B. Mah. G. Sok. B. Sitesi … Blok No: …/… Beylikdüzü/İstanbul adresinde yapılan araştırmada da davacının bu adreste eşi ve çocukları ile yaşadığı öğrenilmiş; davacı bu adreste alınan beyanında, eski eşinin Büyükçekmece’de Kaya sitesinde yalnız yaşadığını, çocukları hafta sonları görmek için geldiğinde, seyrek de olsa evde oğlu Atakan’ın odasında kaldığını; sonradan alınan beyanında ise eski eşinin evde kaldığı dönemlerde, kendisinin aynı sitede oturan ablasının yanında kaldığını bildirdiği görülmüştür. Mahkemesince dinlenen davacı tanıklarının, davacı ve boşandığı eşinin boşanma sonrası birlikte yaşamadıklarını; tanık Z. A.’ın ise önceki beyanını haklı nedene dayanmaksızın değiştirerek, Büyükçekmece’deki sitede eski eşin tek başına yaşadığını beyan ettikleri tespit edilmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru tarafından yapılan çevre araştırması ile beyanına başvurulan ve hakkında husumet iddiasında bulunulmayan tanık Z. A.’ın ifadesinden, davacı ve boşandığı eşinin, kayıtlı oldukları iki adreste de fiilen birlikte yaşadıklarının tespit edilmesi, çevre sakinlerinin boşanmadan haberdar olmadıklarının anlaşılması, davacının kontrol memuruna verdiği tevilli beyanında, çocuklarıı görmek için eve gelen eski eşinin, ara sıra oğlu Atakan’ın odasında kaldığını söylemesi, mahkeme huzurunda beyanı alınan tanık Zafer’in önceki beyanlarını haklı nedene dayanmaksızın değiştirmesi nedeni ile kontrol memuru huzurunda alınan beyanının hükme esas alınması gerektiği hususları gözönüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.