Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/18649 E. 2014/23945 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18649
KARAR NO : 2014/23945
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ : Bursa 7. İş Mahkemesi
TARİHİ : 24/12/2013
NUMARASI : 2012/207-2013/837

Davacı, itirazın iptaline yapılan takibin devamına %40 inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, itirazın iptali ile inkar tazminatına ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile itirazın iptaline ayrıca %20 oranında inkar tazminatına karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davacının davalı işverenliğe ait pres atölyesinde çalışırken 16.11.2007 tarihinde geçirdiği iş kazasında yaralanarak %22 oranında sürekli işgöremezliğe uğradığı, bu iş kazası nedeniyle davacının açtığı Bursa 5 İş Mahkemesinin 2011/8 Esas-2011/360 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde, Mahkemenin ilk olarak 22.04.2009 tarih 2008/201 Esas-2009/334 Karar sayılı kararı ile davacı kazalı lehine 51.655,37TL maddi-40.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verdiği, 22.04.2009 tarihli bu kararın yalnızca davalı yan tarafından temyizi üzerine hükmün Dairemizin 22.11.2010 tarih 2009/12366 Esas-2010/11313 Karar sayılı kararı ile maddi tazminatın hesaplaması sırasında pasif dönem zararına konu ücretin hatalı belirlenmesi ayrıca manevi tazminatın miktarının fazla olması nedenleri ile davalı şirket yararına bozulduğu, Mahkemece bozma kararına uyularak bozma ilamında maddi tazminat için açıklanan husus dikkate alındığı davacının maddi zararının yeniden hesaplandığı, 31.05.2011 tarihli hesap raporunda davacının zararının bu kez 57.648,15TL olarak hesaplandığı, bu hesap raporuna göre Mahkemece 24.06.2011 tarihli karar ile yeniden 51.655,37TL maddi tazminata karar verilirken davacının maddi tazminata ilişkin hakkının saklı tutulmasına da hükmedildiği ve bu kararın Dairemizin 27.03.2012 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği, davacının 31.05.2011 tarihli raporda hesaplanan ve hüküm altına alınmayan 5.992,78TL maddi zarar için Bursa 20 İcra Dairesinin 2011/13015 Esas sayılı dosyası ile genel haciz yoluna başvurduğu, süresinde yapılan itiraz ile takibin durduğu ve yine süresinde davacı tarafından itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Hemen belirtelim ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince de, sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması veya hükmün onanması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleştiği gibi onama kararı ile de mahkeme hükmü kesinleşir.
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Bu açıklamalar sonrasında somut olayda, itirazın iptali davasına konu alacağın kaynağının Bursa 5 İş Mahkemesinin 2011/8 Esas-2011/360 Karar sayılı dosyasında alınan 31.05.2011 tarihli raporda hesaplanmasına rağmen hüküm altına alınmayan 5.992,78TL miktarlı iş kazasına dayanan maddi zarar ile onun ferilerinin olduğu tartışma konusu değildir. Tartışılması gereken husus belirtilen bu alacağın talep edilip edilemeyeceği ve giderek genel haciz yolu ile yapılan takipte davalının borca itirazının haklı olup olmadığı noktasındadır.
Yukarıda da değinildiği üzere mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak oluşur. Bursa 5.İş Mahkemesinin 22.04.2009 tarih 2011/8 Esas-2011/360 Karar sayılı ilk kararı sadece davalı işveren tarafından temyiz edilmiş ve karar davalı işveren lehine olarak bozulmuştur. Mahkeme bozmaya uymakla artık davalı yan lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan bozma sonrasında alınan hesap raporunda daha fazla maddi zarar hesaplansa dahi artık ilk kararda hüküm altına alınandan fazlasına hükmetme imkanı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca somut olayda Mahkemece davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumu dikkate alındığında davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
17.11.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.