Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/1864 E. 2014/2490 K. 18.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1864
KARAR NO : 2014/2490
KARAR TARİHİ : 18.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 21. İş Mahkemesi
TARİHİ : 26/11/2013
NUMARASI : 2013/403-2013/200

Davacı, yurtdışında çalışmaya başladığı 14/03/1988 tarihinin sigortalılığına ve emekliliğine başlangıç teşkil ettiğinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, mahkemenin yetkisizliğine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının yurt dışındaki sigortalılığı nedeniyle ülkemizdeki sigortalılık başlangıç tarihinin 14.03.1988 olduğunun ve bu tarihin emekliliğe başlangıç teşkil etmesi gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine, dava dosyasının Bakırköy Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili süresi içinde yetki itirazında bulunmuştur.
Uyuşmazlık, yöntemince yapılan yetki itirazı sonucu, yetkili mahkemenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
5521 sayılı Yasa’nın 15. maddesinde bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı bildirilmiştir.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447/2.maddesine göre “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18.6.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır” hükmü gereğince uyuşmazlığın 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5 ve 15. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yetkiye ilişkin hükümleri doğrultusunda çözüme kavuşturulması gerekir.
Genel yetki kuralı dışında düzenleme öngörülmemiş olması karşısında, 6100 sayılı HMK’da yer verilen özel yetkiye ilişkin düzenlemelerin İş Mahkemelerinin yetkisinin belirlenmesinde dikkate alınması gerekmektedir.
HMK’nın 14/1. maddesi uyarınca “Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.”
Şube, bir kurum veya kuruluşa bağlı olarak etkinlikte bulunan alt mevkilerdeki iş yerlerinden her biri olarak tanımlanabilir. Şube, hukuken ve mali olarak merkeze bağlı olmakla birlikte merkezin yapmakta olduğu işlemler türünden işlemler yapma yetkisine de haizdir.
Tüzel kişilere karşı açılacak davalarda genel yetkili mahkeme, tüzel kişilerin yerleşim yerinin, yani merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olmakla birlikte, şube işlemleri nedeniyle açılacak dava, taraf olarak bağlı bulunulan merkez davalı gösterilerek, şubenin bulunduğu yerde de açılabilir.
Gerçekten davalı Kurumun şubesinin bulunması şartıyla ve o şubenin yapmış olduğu işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, şubenin bulunduğu yer mahkemeleri yetkili olacaktır. Bu husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.04.2008 tarih ve 2008/10-329-334 Esas- Karar sayılı kararında belirtilmiştir.
“Kurum adına işlem yapmaya yetkili bulunmak” şubenin tanımından ortaya çıkan bir sonuç olup, şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmasında tek başına yeterli değildir. Şubenin bulunduğu yer yetkisi, o şubenin yapmış olduğu işlemlerden, davacıya ait işlemlerin yürütülmesinden doğan uyuşmazlıklarda geçerli bulunmaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/4/2008 gün ve 2008/10-330-335 sayılı kararı)
Burada yeri gelmişken Kurumun teşkilatlanma yapısına göz atmakta fayda vardır. 16.5.2006 tarih ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu’nun 27.maddesine göre Başkanlığın taşra teşkilâtı; her ilde kurulan sosyal güvenlik il müdürlükleri ile sosyal güvenlik il müdürlüklerine bağlı olarak kurulacak sosyal güvenlik merkezlerinden oluşur. İl ve ilçelerde nüfus, sigortalı ve genel sağlık sigortalısı sayısı, işyeri sayısı, işlem yoğunluğu ve belirlenecek diğer kriterler doğrultusunda yeteri kadar sosyal güvenlik merkezi kurulabilir veya kaldırılabilir. Sosyal güvenlik il müdürlükleri ve sosyal güvenlik merkezleri, ikinci fıkrada belirtilen kriterlere uygun olarak teşkilâtlanma usûl ve esasları yönetmelikle belirlenmek üzere idarî iş ve işlemler açısından dört kategoriye ayrılabilir.
01.10.2010 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Taşra Teşkilatı Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik ile Kurumun taşra teşkilatının kuruluş, çalışma usul ve esasları ile personelin görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlenmiştir. Sosyal güvenlik merkezleri idari işlemler açısından, sosyal güvenlik merkezi, sağlık sosyal güvenlik merkezi ile mali hizmetler sosyal güvenlik merkezi olarak üç kategoriye ayrılır. Yönetmeliğin 11.maddesi ile sosyal güvenlik merkezlerinin görevleri belirtilmiş olup sosyal güvenlik merkezlerinin bulundukları yerde Kurumun başta 5502 sayılı Yasa olmak üzere mevzuattan kaynaklanan görevleri doğrultusunda hizmet verdikleri ve yaptıkları işlemlerin sigortalılar ve Kurum yönünden bağlayıcı olduğu anlaşılmakla sosyal güvenlik merkezlerinin 6100 sayılı HMK’nın 14/1 maddesine göre şube niteliğinde oldukları açıktır.
Somut olayda, davacının borçlanma talebini Unkapanı Sosyal Güvenlik Merkezi’ne yaptığı, davacıya ilişkin şahsi sicil dosyasının da Unkapanı Sosyal Güvenlik Merkezi tarafından gönderildiği anlaşılmakla uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Nöbetçi İş Mahkemesi’nin yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 17.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.