Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/18173 E. 2014/22075 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18173
KARAR NO : 2014/22075
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

MAHKEMESİ : Bakırköy 11. İş Mahkemesi
TARİHİ : 14/06/2011
NUMARASI : 2008/1175-2011/293

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/03/2003-25/06/2008 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

Dava, davacının işe giriş tarihinin 01.03.2003 olarak tespitine, 01.03.2003-25.06.2008 tarihleri arasındaki çalışmışlığın reel maaşı üzerinden davalı adına tespitine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa’nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; davacıya ait hizmet cetvelinde 01.03.2003-25.06.2008 tarihleri arası toplam 3 gün dava dışı işyerince hizmet bildiriminde bulunulduğu, davalı işyerinin 06.11.2002-04.09.2007 tarihleri arasında Kanun kapsamı içerisinde yer aldığı, bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, duruşmalarda bordro tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının nizalı dönem içerisindeki başka işyerinde çalışma süresi dışlanarak karar verilmesi doğru ise de, nizalı dönem içerisinde davalı işyerinin kanun kapsamından çıkmış olduğu anlaşılmakla davalı işyerinin Kanun kapsamı sonrasında da faal olup olmadığı hususunun hiç bir tereddüte ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde aydınlatılmadan yazılı şekilde hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş, davalı işyerinin Kanun kapsamından çıktığı tarihten (04/09/2007) sonrasında da faal ve kapsama alınabilecek nitelikte olup olmadığını işyerine ait vergi kaydı, elektrik, su faturaları ile araştırmak, Belediye, zabıta aracılığıyla davalı işyerinin hangi tarihlerde faal olduğunu belirlemek ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği de nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.