YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18065
KARAR NO : 2014/26589
KARAR TARİHİ : 08.12.2014
MAHKEMESİ : İzmir 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 18/06/2014
NUMARASI : 2012/9-2014/322
Davacı, Kuruma borcunun olmadığının tespitine, takibin iptaline, kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava, eski eşi ile yeniden evlenen davacının, evlenmeden önce 01/10/2008 tarihinden itibaren aldığı ölüm aylığını, 5510 sayılı Kanunun 56/2 fıkrası uyarınca yersiz ödeme olarak kabul ederen ve iadesini talep eden davalı kurumun, davacıya karşı başlattığı icra takibinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine %40’tan aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulü ile kötü niyet tazminatına ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davanın, yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96’ncı madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5510 sayılı Yasanın 56 maddesinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvurunun, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının, 25/05/2006 kesinleşme tarihli ilam ile eski eşinden anlaşmalı olarak boşandığı, davacıya, Kuruma yaptığı başvuru üzerine 2004 yılında ölen babasından dolayı ölüm aylığı bağlandığı anlaşılmış, Kurum tarafından isimsiz ihbar üzerine başlatılan tahkikat sonucu düzenlenen 25/03/2010 tarihli kontrol memuru raporuna göre; davacının … Sok. No:… Ç. Bornova/İzmir adresinde kayıtlı iken, eski eşinin aynı sokak üzerinde 3 numaralı yerleşim yerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiş, … Sokak üzerinde yapılan çevre soruşturmasında beyanına başvurulan çevre sakinleri Selma ve K.. K.. ile A.. T.., davacı ve eşinin 5-6 senedir … Sok. No: … adresinde birlikte yaşadıklarını beyan etmişler, ismini vermek istemeyen diğer çevre sakinlerinin de benzer şekilde beyanda bulundukları görülmüş, eski eşe ait olduğu belirtilen seyyar dönerci arabasının davacının evinin arkasında olduğu, eski eşin yerleşim yeri olarak beyan ettiği adresin ise eski eşin kardeşine ait yerleşim yeri olduğu belirlenmiştir. Kontrol memuru tarafından yapılan denetim sonrası davacı, eski eşi ile 29/03/2010 tarihinde yeniden evlenmiştir. Gerek adres kayıtları gerekse seçmen kayıtlarından davacı ve boşandığı eşinin 2007 yılında beri yan yana adreslerde kayıtlı oldukları anlaşılmış olup, haklarında açılmış ceza davası sırasında düzenlenen 16/08/2011 tarihli kolluk araştırma tutanağının içeriğinden de eylemli olarak birlikte yaşadıkları tespit edilmiştir. Mahkemesince dinlenen tutanak tanıkları A. T. ve K.. K..’ın, haklı nedene dayanmaksızın önceki beyanlarını değiştirdikleri, diğer tanık S.. K..’ın ise önceki beyanlarını tekrar ettiği görülmüştür.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, kontrol memuru raporunun içeriğine göre, davacının ve eski eşin kayıtlı yerleşim yerleri itibari ile yapılan çevre araştırmasında dinlenen ve davacı ile eski eşinin yargılama aşamasında husumet iddiasında da bulunmadığı A.. T.., K.. K.. ve S.. K..’ın, davacı ve eski eşinin boşandıklarından haberdar olmamaları ve fiilen birlikte yaşadıklarını beyan etmeleri, davacı ve eski eşinin, hayatın olağan akışına uygun olmayacak şekilde yan yana evleri yerleşim yeri olarak gösterdiklerinin, eski eşin kayıtlı olduğu yerleşim yerinde kardeşinin yaşadığının anlaşılması, tespit sırasında eski eşe ait seyyar tezgahın davacının kayıtlı yerleşim yerinin arka kapısının önünde bulunması, ceza davası sırasında yaptırılan kolluk araştırmasının, fiili birlikte yaşamın varlığını teyit eder nitelikte olması ile mahkeme huzurunda haklı nedene dayanmaksızın önceki beyanlarını değiştirdikleri anlaşılan Aziz ve Kezban’ın kontrol memuru huzurunda verdikleri beyanlarının hükme esas alınması gerektiği hususları birlikte göz önüne alındığında; davacı ve eski eşinin, boşanma sonrasında da birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup, 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, davanın reddi gerekirken mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi; usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.