Yargıtay Kararı 21. Hukuk Dairesi 2014/18028 E. 2014/20979 K. 23.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 21. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18028
KARAR NO : 2014/20979
KARAR TARİHİ : 23.10.2014

MAHKEMESİ : Diyarbakır 3. İş Mahkemesi
TARİHİ : 05/06/2014
NUMARASI : 2013/909-2014/327

Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan S.. Ş.. ve D.. M.. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre; davalılar S. Müh.San. Ve Tic.Ltd.Şti ve D. A.Ş vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, sigortalının iş kazası sonucunda vefatı nedeniyle yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne, manevi tazminat istemlerinin ise kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; mahkemece hükme esas bilirkişi kusur raporunda meydana gelen olayda müteveffa sigortalının kusuru bulunmadığının belirtildiği, mahkemece verilen ilk kararda davacılara Kurumca bağlanan gelirlerin rücuya tabi kısmı tenzil edilmeden davacılar yararına maddi tazminat ödenmesine karar verildiği, iş bu kararın davalılar G.(G.)Sigorta A.Ş, S. Müh.San. Ve Tic.Ltd.Şti ve D.A.Ş vekilleri tarafından temyizi üzerine, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi ile, davacılar için hesaplanan maddi tazminatlardan Kurumun yaptığı tahsisler tenzil edilmeden mükerrer tahsile neden olacak şekilde karar verilmesi nedeniyle mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği, bozma ilamından sonra mahkemece alınan 06/03/2014 tarihli hesap raporunda yeniden maddi zarar hesabı yapılması ile davacı eşin maddi zararının kurumca bağlanan gelirlerin rücu edilebilecek kısmı tenzil edilmemiş haliyle 240.571,10 TL, davacı çocuğun maddi zararının ise aynı şekilde kurumca bağlanan gelirlerin rücuya tabi kısımları tenzil edilmemiş haliyle 59.479,20 TL olduğunun belirtildiği, oysaki dairemizce bozulmasına karar verilen mahkeme hükmünde davacı eş yararına 202.579,94 TL, davacı çocuk için ise 57.400,00 TL maddi tazminat ödenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin yada tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır:
Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Somut olayda, ilk kararı davacılar vekilinin temyiz etmemiş olması nedeniyle davalılar yararına oluşan usuli kazanılmış hak durumu ve bozma ilamının kapsamı dikkate alınarak, bozma ilamından sonra yapılan yargılamada yeniden hesap raporu almak yerine, bozmadan önce hükmedilen maddi zarar tutarlarından davacılar murisinin somut olayda hiç kusurunun olmamasına göre kurumca davacılara bağlanan gelirlerin ilk peşin sermaye değerlerinin tamamı tenzil edilerek sonuca gidilmesi gerekirken, maddi zarar tutarlarının yeniden hesaplandığı bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru olmamıştır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılar S. Müh.San. Ve Tic.Ltd.Şti ve D. A.Ş vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 23/10/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.